Gereksiz eşya biriktirme alışkanlığı kimi zaman basit bir dağınıklık gibi görünse de, bazı bireylerde ciddi bir psikolojik bozukluğun habercisi olabilir. Uzmanların “İstifçilik Sendromu” ya da klinik adıyla Biriktirme Bozukluğu olarak tanımladığı bu rahatsızlık, kişinin değersiz veya işe yaramaz eşyaları atamamasıyla karakterize ediliyor. İstifçilik sorunu yaşayan bireyler, genellikle ambalajlar, eski gazeteler, bozuk ev eşyaları gibi işlevsiz nesneleri evlerinde tutma eğilimindedir. Zamanla bu durum yaşam alanlarını kullanılamaz hale getirir; yemek pişirmek, uyumak hatta yürümek bile güçleşebilir.
İlişkiler zarar görüyor
Bu kişilerin yaşadığı çevre, sadece kendi hayatlarını değil, birlikte yaşadıkları kişilerin yaşam kalitesini de olumsuz etkileyebilir. Aile içi gerilimler, sosyal izolasyon ve çevreden gelen eleştiriler zamanla ruh sağlığı üzerinde baskı oluşturabilir.
Neden ortaya çıkıyor?
Araştırmalara göre istifçilik genellikle karar vermede zorlanma, mükemmeliyetçilik ve erteleme gibi kişilik özelliklerinin birleşimiyle ortaya çıkıyor. Ayrıca geçmişte yaşanan travmalar, kayıplar ya da yoksunluk deneyimleri de bu bozukluğun gelişiminde rol oynayabiliyor.
Tedavisi mümkün mü?
Tam anlamıyla bir tedavisi bulunmasa da, istifçilik sendromuna yönelik en etkili yöntemlerden biri bilişsel-davranışçı terapi (BDT). Bu terapi yöntemiyle kişinin eşyalarla kurduğu bağ, düşünce biçimi ve davranış kalıpları yeniden yapılandırılıyor. Süreç uzun soluklu olsa da olumlu sonuçlar alınabiliyor.
Onlara nasıl yardım edebilirsiniz?
Uzmanlar, bu sorunla baş eden kişilere yaklaşımda sabır ve anlayışın kritik olduğunu vurguluyor. Eşyaları izinsiz atmak yerine, öncelikle endişeleri dile getirmek ve güvenliği ön plana çıkararak konuşmak öneriliyor. “Yere takılıp düşmenden korkuyorum” ya da “Ocak çevresindeki eşyalar yangın tehlikesi yaratabilir” gibi somut ifadelerle durumu anlatmak, karşı tarafın direncini kırmadan iletişim kurmayı kolaylaştırabiliyor.
Evlerini bir depo gibi kullanan bu bireyler, çoğu zaman yardım kabul etmekte zorlanırlar. Bu yüzden ilişkiyi güçlü tutmak, yardım teklifini şefkatle ve yargılamadan sunmak son derece önemli.