Son zamanlarda yayınlanan dizilerin hikâyelerinde bolca farklı psikiyatrik sorunlar ele alınmakta. Özellikle son günlerde çok meşhur olan, pek çok konuda eserler vermiş olan Gülseren Budayıcıoğlu, çıkardığı kitaplarla televizyonda İstanbullu Gelin, Doğduğun Ev Kaderindir, Kırmızı Oda, Masumlar Apartmanı, Camdaki Kız, Yalı Çapkını, Çöp Adam, Terzi, Kral Kaybederse ve Kardeş dizilerine ilham kaynağı olmakta. Budayıcıoğlu’nun kitaplarından uyarlanan dizilerdeki karakterler insanların empati yapmasını ve kendilerini bu dizinin bir yerinde bulmalarını sağlıyor. Bu sonuca bakıldığında dizideki karakterle kendisini özdeşleştiren izleyicilerin birçoğunda kişilik bozukluğu olabilir mi? sorusu akıllara geliyor.

Son zamanlarda bolca ele alınan kişilik bozukluğu, çeşitleri ve tedavi yöntemlerine yakından detaylı bir şekilde bakmakta fayda var.

Kişilik bozukluğu nedir?

Kişilik bozuklukları  uzun dönemli, şiddetli ve dirençli düşünce ve davranış kalıplarıyla karakterize olmuş zihinsel bozukluklar sınıfıdır. Kişilik bozukluklarının tanımlanması ve kategorize edilmesi zordur. Kökeni kalıtsal veya çevresel olabileceği gibi, hem kalıtsal hem de çevresel olabilir. Kişisel bozuklukların tanımında kişinin içinde bulunduğu kültürel ve sosyal ortam çok önemlidir. Bir durumun kişilik bozukluğu olarak teşhis edilmesi için kişisel ve/veya sosyal yaşamında önemli oranda sıkıntı ve bozukluğa yol açacak bir davranış düzeni bulunmalıdır.

Sağlıksız bir düşünme, işleyiş ve davranış tarzına sahip olduğu bir tür zihinsel bozukluğa sahip kişiler  durumları ve insanları algılamakta veya ilişkilendirmekte zorlanır. Kişilik bozukluğu hastanın ilişkilerinde, sosyal aktivitelerinde, iş ve okulda önemli sorunlara ve sınırlamalara neden olur.
Bazı hastalar, kişilik bozukluğunun olduğunun farkında olamayabilir, çünkü düşünme ve davranış tarzı kendilerine son derece normal gelmektedir. Bu durumda hasta karşılaştığı zorluklar veya olumsuzluklar için başkalarını suçlayabilir.

Kişilik bozuklukları genellikle genç yaşlarda veya yetişkinlik döneminde başlar. Kişilik bozukluğunun birçok türü vardır. Bazı türleri kişinin yaşının ilerlemesiyle birlikte daha az görülmeye başlayabilir.

Kişilik, kim olduğumuzu tanımlamamız için hayati öneme sahiptir. Tutumlar, düşünceler, davranışlar ve ruh halleri de dahil olmak üzere benzersiz özelliklerin bir karışımını ve bu özellikleri diğer insanlarla ve çevremizdeki dünyayla olan ilişkilerimizde nasıl ifade ettiğimizi içerir. Bireyin kişiliğinin bazı özellikleri miras alınır, bazıları ise yaşam olayları ve deneyimleri ile şekillenir. Belirli kişilik özelliklerinin çok katı ve esnek olmaması durumunda bir kişilik bozukluğu gelişebilir.

Kişilik bozukluğu olan insanlar, toplumun normal veya normal olarak gördüklerinden daha farklı bir bakış açısında sahip olurlar. Kişilik bozukluğu olan kişilerde genel olarak zayıflık başa çıkma gibi beceriler sağlıklı ilişkilere oranla çok daha zor olur.

Kaygı bozukluğu problemi olan ve kontrol edemediğini bilenlerin aksine kişilik bozukluğu olan insanlar, genellikle bir sorun yaşadıklarının farkında değillerdir. Kontrol edecek bir şeyleri olduğuna inanmazlar. Kendilerinde bir sorun olduğuna inanmadıkları için kişilik bozukluğu olan insanlar genellikle tedaviye gerek duymazlar.
Kişilik bozuklukları, kendi grubunda yer alan şiddetli zihinsel bozuklukların arasında yaygın olandır. Kişilik bozukluğu madde kullanımı, duygu durum bozuklukları ( depresyon veya bipolar bozukluklar ) ve anksiyete bozuklukları gibi diğer akıl hastalıkları ile birlikte ortaya çıkabilir. Kişilik bozukluklarının çoğu ergenlik döneminde, kişiliğin gelişip olgunlaştığında ortaya çıkar.
 

Tanımlanmış türleri;
 

Pasif agresif kişilik bozukluğu

Pasif agresif kişilik bozukluğu Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından engelleyen, sürünce de bırakan, ağırdan alan, geciktiren kişilik olarak kendini belli eden kişilik bozukluğu olarak tanımlanmıştır. Bu tip kişiler kendilerinden başarı istendiğinde karşı koyar. Her zaman bir mazeretleri vardır.

Antisosyal kişilik bozukluğu

Antisosyal kişilik bozukluğu veya diğer adıyla sosyopati, psikopati ile alakalı bir psikolojik bozukluktur (düzensizliktir). Bir sosyopatı bir psikopattan ayıran özellik, patolojidir, yani semptom farklılığıdır. Psikopati, sosyopatiye göre daha ağır bir bozukluk olup, sosyopatide görülen semptomlara ek olarak, özellikle ahlaka aykırı davranışlar ihtiva eder. Sosyopatiye sosyal çevrenin sebep olduğu düşünülmektedir. Antisosyal kişilik bozukluğuna (ASKB) sahip olan insanlar, halk arasında yaygın olarak “sosyopat” olarak adlandırılırlar. ASKB, bir kişilik bozukluğudur; bir akıl hastalığı değildir

1. Sürekli göz altına alınmayı gerektiren fiilleri işlemek suretiyle belirlenmiş, hukuka uygun davranışları tespit eden sosyal kurallara uymamak,
2. Sürekli yalan söylemek, takma isimler kullanmak veya kişisel çıkar veya zevk için diğer insanları kandırmak fiilleri ile belirlenen hilekârlık,
3. Fevrîlik (ani tepki gösterme) veya ileriyi (geleceği) planlayamamak,
4. Sürekli fiziksel dövüşmeler ve saldırılar ile belirlenen sinirlilik ve saldırganlık,
5. Kendisinin veya başkalarının emniyetini ihmal etmek ve umursamamak,
6. Tutarlı iş davranışını devam ettirme (aynı işte uzun süre çalışma) veya parasal yükümlülüklerini yerine getirmede sürekli başarısızlık ve sorumsuzluk,
7. Başka bir kimseye zarar verme, kötü davranma veya malını çalma konusunda umursamazlık veya bu fiilleri mantıklılaştırma merhametsizliği.
Antisosyal davranış, sadece “şizofreni” nöbeti veya “manik nöbet” esnasında meydana gelen türden olmamalıdır

Histrionik kişilik bozukluğu

Histrionik kişilik bozukluğu Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından genellikle yetişkinliğin ilk dönemlerinde başlayan, aşırı duygusallık ve dikkat çekmek, çevresi tarafından onay arama ihtiyacının yüksekliği ile kendini belli eden kişilik bozukluğu olarak tanımlanmıştır. Narsistlerden farklı olarak çevreleriyle ilişkilerinin her dakikasına dikkat ederler.

1. Teşhirci davranış.
2. Sürekli tatmin veya onay arayışı.
3. Duyguların aşırı gösterilerek dramatize edilmesi. Örneğin yeni tanıştığı biriyle kucaklaşmak veya acıklı bir filmde kontrolsüzce ağlamak.
4. Eleştiri veya onaylanmamaya karşı aşırı duyarlılık.
5. Kişiliğinden gurur duyma, değişime karşı isteksizlik ve herhangi bir değişimi tehdit olarak algılama.
6. Uygunsuz şekilde kışkırtıcı davranış veya görünüm sergilemek.
7. Somatik belirtileri kullanarak dikkati üzerine çekmeye çalışmak.
8. İlgi merkezi olma ihtiyacı.
9. Hayal kırıklıklarına karşı düşük tolerans.
10. Ani kararlar almak.
11. Duygusal hallerin hızlı değişimi. Bu haller başkalarına yüzeysel veya abartılı olarak görünebilir.
12. İlişkilerin gerçekte olduğundan daha içten olması gerektiğine inanmak.

Paranoid kişilik bozukluğu

İstemsizce bacağınızı mı sallıyorsunuz? İstemsizce bacağınızı mı sallıyorsunuz?

Paranoid kişilik bozukluğu, diğer insanların hareketlerini küçültücü ve tehdit edici olarak algılayan aşırı duyarlılıktır.
Organik ve tedavi edilebilir bir beyin hastalığı olarak değerlendirilmektedir.[1] Paranoyalar sağlıklı insanların da zaman zaman şüpheci yaklaşımlarından kaynaklı sahip olabileceği düşünce kalıplarıyken, paranoid kişilik bozukluğu olan bireylerin paranoyaları, günlük hayatın işlevini ve kalitesini bozacak derecede yoğundur.

1. Başarısızlıktan ve aşağılanmaktan aşırı derecede korkma
2. Karşılaştığı kötü davranışları asla affetmemek, kin tutmak
3. Kuşkuculuk, kıskançlık, çekememezlik
4. İlişki kurmada, başkalarıyla çalışmakta zorlanma [2]
5. Tartışmalarda her zaman haklı olduğuna inanma
6. Sorumluluktan ve suçu üstlenmekten kaçınmak
7. En sıradan davranışların bile kötü amaçlı olduğunu düşünmek
8. İnsanların sadık olmadığına dair sürekli şüphe duymak, kimseye güvenmemek
9. Kendini korumak için aşırı ve saldırgan bir tarz ile hareket etmek.
10. Başkalarını suçlamak
11. Sabit fikirli, inatçı ve katı bir yapı
12. Kızmaya, öfkelenmeye ve agresifleşmeye hazır olma
13. Otoriteye karşı başkaldırma
14. Ukalalık, kendine aşırı güven, herkesten üstün olduğuna inanmak
15. Yalan söylemeye ve gerçekleri farklı göstermeye eğilim

Şizoid kişilik bozukluğu

Şizoid kişilik bozukluğu, insan ilişkilerine ilgi eksikliği, yalıtılmış bir yaşam tarzı, yalnız yapılan eylem ve etkinlikleri tercih, içe dönüklük, duygusal soğukluk, davranış ve ilişkilerin mekanik ve tekdüze olması ile karakterize kişilik bozukluğudur. İnsanlarla yakın duygusal bağlar kurmadıkları gibi bilinç düzeyinde böyle bir bağ kurma ihtiyacı da hissetmezler. Bu sebeple utangaç insanlardan farklıdırlar. Başkalarının duygusal beklentilerine karşılık veremezler. Olumlu veya olumsuz eleştirilere genellikle tepkisiz kalırlar ve duygusal durumları genellikle değişmez. Çevrelerindeki insanlar tarafından soğuk olarak yorumlanmalarının nedenleri bunlardır. Tüm bu özellikler kişilik yapılarının birer parçasını oluşturduğu için yaşamın sadece belli bir bölümünde değil genelinde etkilidir.

Şizoid kişilik bozukluğu tipik olarak geç çocuklukta veya ergenlikte belirti vermeye başlar.
Şizoid bireyler genellikle bu bozukluklarının tam bilincinde değillerdir. Bu sebeple psikiyatri kliniklerine nadiren giderler. Kliniklere nadiren başvurdukları için ŞKB hakkında yeterli çalışma yapılamamıştır. Eldeki veriler ve çalışmalar toplumda % 0.8 ila %4 arası görülme sıklığını belirtmektedir. Erkeklerde kadınlara göre biraz daha fazla sıklıkta görülmektedir. Her ne kadar şizoid bireyler genellikle bu bozukluklarının tam bilincinde değillerse de pek çoğu diğerlerinden farklı olduğunu hissetmektedir. Psikoterapideki bazı şizoidler “hayatın onları pas geçtiğini”, “bir kabuğun altında yaşadıklarını”, “yaşam otobüsünü kaçırdıklarını” ve yaşamı uzaktan izlediklerini ifade etmektedirler.

Şizoid kişilik bozukluğu olan bireylerin diğer insanlarla iletişimlerinde ilgi azlığı, kayıtsızlık ve kısa sürelilik belirgindir. Yüz ifadeleri genellikle donuktur. Konuşmaları hem kısa hem de monotondur. Neşe, coşku, heyecan, üzüntü, öfke gibi duygulanımları nadiren gösterirler. Bir kişi özel alanlarını ihlal ettiğinde kilitlenme veya bunalma yaşarlar ve özel alanlarına geri dönmek isterler. Yalnızlıklarını yaşadıkları bu özel alanı özgürlük olarak yorumlarlar.
Duygusal ve özel yakınlık talebi az olan eşleri seçmeye meyillidirler. Şizoid bireyler aslında insanlardan değil olumlu-olumsuz duygulardan, duygusal yakınlıktan ve kendini ifade etmekten kaçınmak ister. Bu sebeple diğer insanlarla ilişikleri entelektüel, fiziksel, ailevi, mesleki veya sportif aktivite sınırları içindedir. Donald Winnicott’a göre diğer insanlarla onların istek ve beklentilerini de gözeterek değil kendi istekleri doğrultusunda ilişki kurmayı tercih ederler. Bunu başaramazlarsa kendilerini yalıtırlar.

İntihar
Şizoid bireyler bazen intiharı bir seçenek olarak düşünürler ama bunun gerçekleşme oranı çok yüksek değildir. Tüm olası ilişkileri sonlandığında dibe vurmaları ve depresyon daha sık gözlenir. İntihar şizoid bireyin bir savunma mekanizmasıdır. Borderline, histrionik ve antisosyal kişilik bozukluklarında intihar bir şantaj olarak kullanılabilirken şizoid kişilikte bu durum nadirdir. Şizoid bireyler intihar düşüncelerini genellikle gizlerler.

Şizotipal kişilik bozukluğu

Şizotipal kişilik bozukluğu (ŞTKB) veya şizotipal bozukluk, şiddetli sosyal anksiyete, düşünce bozukluğu, paranoid düşünceler, derealizasyon, geçici psikoz ve çoğu zaman sıra dışı inançlar ile karakterize zihinsel bir bozukluktur. Bu bozukluğu olan insanlar, insanlarla yakın ilişkiler kurmakta büyük bir rahatsızlık hissederler, çünkü özellikle akranlarının kendilerine karşı olumsuz düşünceler taşıdıklarını düşünürler, bu yüzden onlarla ilişkilerden kaçınırlar. Tuhaf konuşma tarzları ve garip kıyafet tarzları da bu hastalığın belirtileridir. ŞTKB'li olanlar konuşurken garip tepki verebilirler,cevap vermeyebilir veya kendileriyle konuşabilirler. Durumları sıklıkla tuhaf veya sıra dışı bir anlama sahip olarak yorumlarlar; paranormal ve batıl inançlar yaygındır. Bu insanlar, kişilik bozukluğu yerine sık sık endişe veya depresyon için tıbbi yardım isterler. Şizotipal kişilik bozukluğu genel popülasyonun yaklaşık % 3'ünde görülür ve erkeklerde daha sık görülür. "Şizotip" terimi ilk olarak 1956'da Sandor Rado tarafından "şizofrenik fenotip" in bir kısaltması olarak tanımlandı. ŞTKB bir A kümesi kişilik bozukluğu ("tuhaf veya eksantrik bozukluklar") olarak sınıflandırılır.

Şizotipal kişilik bozukluğu olan insanların çoğunluğu gerçeklikten kopmuş olurlar. Kendi doğrularından ve kendilerinin değerli bulduğu kavramlardan sapmak istemezler. Halüsinasyon görmezler ama aslında gerçek olmayan ya da olağan dışı şeyleri hissettiklerini iddia ederler.

Borderline (sınırda) kişilik bozukluğu

Borderline kişilik bozukluğu Amerikan Psikiyatri Birliği[1] tarafından nevrozlarla psikozlar arasında sınırda olan kişilik olarak kendini belli eden kişilik bozukluğu olarak tanımlanmıştır.[2][3] Neredeyse her zaman bunalım içindedir. Mikropsikotik davranışlar, disosiyatif belirtiler gösterebilir. Kendine zarar verici davranışlardan kaçınmaz. İntihara eğilimlidir. Kişiler arası iletişimleri çalkantılıdır. Tutarsız davranışlar sergiler.
İlişkilere kafa yormak ya da onları aynı hızla bitirmek gibi gerçek ya da algılanan terk edilmekten kaçınma çabaları.

1. Aile, arkadaşlar ve sevdiklerinizle yoğun ve istikrarsız ilişkiler örüntüsü.
2. Çarpık ve kararsız bir benlik imajı veya benlik duygusu.
3.Para harcama, güvensiz seks, madde bağımlılığı, dikkatsiz araba kullanma ve aşırı yemek yeme gibi dürtüsel ve genellikle tehlikeli davranışlar.
4. Lütfen unutmayın: Bu davranışlar çoğunlukla yüksek ruh hali veya enerjinin olduğu zamanlarda meydana geliyorsa, bunlar sınırda kişilik bozukluğu değil, duygudurum bozukluğunun belirtileri olabilir. Kesme gibi kendine zarar verme davranışı.
5. Tekrarlayan intihar davranışları veya tehditleri düşünceleri.
6. Birkaç saatten birkaç güne kadar süren ataklarla, yoğun ve oldukça değişken ruh halleri.
7. Kronik boşluk hissi.
8. Uygunsuz, yoğun öfke veya öfkeyi kontrol etme sorunları.
9. Kendinden kopmuş hissetmek, kendini vücudunun dışından gözlemlemek veya gerçek dışılık duyguları gibi ayrışma duyguları.


Narsistik kişilik bozukluğu

Narsisistik kişilik bozukluğu (NKB), Narsisizmin ileri boyutlarda seyretmesine tıpta verilen isim. Kişinin kendi bedensel ve zihinsel benliğine karşı duyduğu hayranlık ve bağlılık, ileri seviyede kişisel yeterlilik, güç, prestij ve kendini üstün görme ile zihinsel olarak meşgul olup bu durumun kendisine ve başkalarına verdiği yıkıcı hasarı görememesidir. Tahminlere göre toplumun %1 gibi bir kesiminde görülmektedir. İlk kez 1968 yılında formüle edilen bu rahatsızlık megalomani olarak da adlandırılır. Egosantrizmin oldukça sert bir formudur.

Çekingen kişilik bozukluğu

Çekingen kişilik bozukluğu (diğer isimleri Avoidant Kişilik Bozukluğu, Kaçıngan Kişilik Bozukluğu), ilk kez 1969 yılında Theodore Millon tarafından tanımlanmıştır. Çekingen Kişilik Bozukluğuna sahip hastalar yetersizlik duygusuna sahiptir ve olumsuz değerlendirilmeye karşı aşırı hassasiyet gösterirler. Sosyal etkileşimlerden kaçınırlar. ÇKB'li bireyler kendilerini huzursuz, endişeli, yalnız olarak tanımlarlar ve genellikle istenmeyen ve diğer insanlardan dışlanmış hissederler. ÇKB genelde yetişkinlik döneminde fark edilir. Çocukluğunda duygusal olarak ihmal edilmiş ve akranları tarafından dışlanmış çocukların ÇKB olma riski daha fazladır.

Bağımlı kişilik bozukluğu

Bağımlı kişilik bozukluğu (BKB), Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından ileri derecede bağımlı, uysal ve boyun eğen kişilik olarak kendini belli eden kişilik bozukluğu olarak tanımlanmıştır. Bu kişilik bozukluğu, insanların duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarını karşılamak için başkalarına bağımlı olduğu uzun vadeli bir durumdur.  Bağımlı kişilik bozukluğu, aşırı korku ve kaygı ile karakterize edilen bir C kümesi kişilik bozukluğudur.  Genel olarak erken yetişkinlik döneminde semptomplar ortaya çıkmaya başlar. Semptomlar, aşırı pasiflik, ilişkilerin sona ermesi sonucu yıkım veya çaresizlik, sorumluluklardan kaçınma ve aşırı derecede boyun eğme gibi davranışları içerir.

Bağımlı kişilik bozukluğu olan kişiler, karar verme konusunda diğer insanlara aşırı bağımlıdır. Diğer insanlardan sürekli onay almaları gerektiğinden kendi başlarına karar veremezler. Sonuç olarak, BKB teşhisi konan bireyler, kararlarına güvenecek özgüvene sahip olmadıkları için, başkalarının ihtiyaç ve görüşlerini kendilerinden üstün tutma eğilimindedir. Bu tür davranışlar, BKB'li kişilerin neden pasif ve yapışkan davranış gösterme eğiliminde olduğunu açıklayabilir. Bu bireyler ayrılıktan aşırı derecede korkarlar ve yanlız kalmaya dayanamazlar. Yalnız olduklarında, diğer insanlara aşırı bağımlılıkları nedeniyle izolasyon ve yalnızlık duyguları yaşarlar. Genel olarak BKB'li insanlar karamsardır, her şeyin en kötüsünü beklerler veya en kötüsünün olacağına inanırlar. Daha içe dönük olma eğilimindedirler, eleştiriye karşı daha hassastırlar ve reddedilmekten korkarlar.

Obsesif kompulsif kişilik bozukluğu

Obsesif kompulsif kişilik bozukluğu (OKKB); kişinin düzen ve temizliğe aşırı derecede ihtiyaç duyduğu, şiddetli mükemmeliyetçilikle tanımlanan bir kişilik bozukluğudur. OKKB'nin genellikle hem genetik hem de çevresel faktörlerle oluştuğu düşünülmektedir. Semptomlar genellikle erişkinliğe varıldığında hayatın birçok alanında gözlemlenebilir haldedir.

Obsesif kompulsif kişilik bozukluğu çoğunlukla obsesif kompulsif bozuklukla karıştırılmaktadır. Obsesif kompulsif bozukluk istenmeyen, kişinin kontrolünde olmayan irrasyonel düşünceler ve bunlarla bağlantılı ritüellerle tanımlanırken OKKB'li kişide sergilenen davranışlar kişi tarafından rasyonel ve arzu edilen olarak görülür. Bu kişilik bozukluğuna sahip olan kişiler sürekli olarak aşırı miktarda planlama, düzen ve üretkenlik üzerine uğraşırlar.

1. Yapılan etkinliğin asıl amacını unutturacak derecede ayrıntılar, kurallar, listeler, sıralama, organize etme ya da program yapma ile uğraşır durur.
2.İşin bitirilmesini zorlaştıran bir mükemmeliyetçilik gösterir (örneğin kendisine özgü aşırı katı ölçütler karşılanamadığı için bir tasarıyı tamamlayamaz).
3.Boş zamanlarını değerlendirme etkinliklerinden ve arkadaşlıklarından yoksun kalacak derecede kendisini iş ya da üretkenliğe adar (ekonomik gereksinmeleri ile açıklanamaz).
4.Ahlak, doğruluk ya da değerler gibi konularda vicdanının sesini aşırı dinler ve esneklik göstermez (kültürel ya da dinsel özdeşimi ile açıklanamaz).
5.Özel bir değeri olmasa bile eskimiş ya da değersiz şeyleri elden çıkartamaz.
6.Başkaları, tam olarak kendisinin yaptığı gibi yapmayı kabul etmedikçe görev dağılımı yapmak ya da başkalarıyla birlikte çalışmak istemez.
7.Para harcama konusunda hem kendisine, hem de başkalarına karşı cimri davranır; para, gelecekte ortaya çıkabilecek felaketler için biriktirilmesi gereken bir şey olarak görülür.
8.Katı ve inatçıdır.

Sadist kişilik bozukluğu

Sadist kişilik bozukluğu, Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı'nın bir ekinde ortaya çıkan sadomazoşizmi içeren bir kişilik bozukluğudur.  DSM'nin sonraki sürümleri bunu içermez.

Sadist kişiliklere sahip bireyler, tekrarlayan saldırganlık ve acımasız davranışlar sergileme eğilimindedir. Sadizm aynı zamanda duygusal zulüm kullanımını, başkalarını korku kullanarak kasıtlı olarak manipüle etmeyi ve şiddetle meşgul olmayı da içerebilir.
Tahmin edilemeyecek kadar hızlı patlamalar ve öfke; kontrol edilemeyen öfke ve korkunç saldırılar; aşağılanma duyguları bastırılır.

Kişilik Bozukluğu Nasıl Teşhis Edilir?

Doktorlar ve akıl sağlığı uzmanları, akıl sağlığı durumlarını teşhis etmeye yardımcı olmak için kullanır. Her kişilik bozukluğunun teşhis için karşılanması gereken kriterleri vardır.

Birinci basamak doktoru veya ruh sağlığı uzmanı, kişilik bozukluğunun türünü belirlemek için bu kriterlere dayalı olarak size sorular soracaktır. Tanı konabilmesi için davranış ve duyguların birçok yaşam koşulunda tutarlı olması gerekir.


Bazı durumlarda, birinci basamak doktorunuz veya ruh sağlığı uzmanınız, belirtilerinize tıbbi bir sorunun neden olup olmadığını belirlemek için kan testleri yapabilir. Bazı durumlarda, belirtilerinize maddelerin neden olduğunu düşünürlerse, alkol veya uyuşturucu için bir tarama testi isteyebilirler.

Kişilik Bozukluğu Nasıl Tedavi Edilir?

Tedavi, kişilik bozukluğunuzun tipine ve ciddiyetine bağlı olarak değişebilir. Psikoterapi ve ilaçlar içerebilir.

Psikoterapi

Psikoterapi veya konuşma terapisi, kişilik bozukluklarının yönetilmesine yardımcı olabilir. Psikoterapi sırasında siz ve bir terapist, durumunuzun yanı sıra duygu ve düşüncelerinizi de tartışabilirsiniz. Bu, günlük yaşamınıza müdahale eden belirtilerinizi ve davranışlarınızı nasıl yöneteceğiniz konusunda size fikir verebilir.

Pek çok psikoterapi türü vardır. Diyalektik davranış terapisi, insanların strese nasıl tahammül edeceklerini ve ilişkileri nasıl geliştireceklerini öğrendikleri grup ve bireysel seansları içerebilir. Bilişsel davranışçı terapi, insanlara günlük zorluklarla daha iyi başa çıkabilmeleri için olumsuz düşünce kalıplarını nasıl değiştireceklerini öğretmeyi amaçlar. Bize danışarak yardım alabilirsiniz.


 

Editör: Merve Kiraz