Klasik bir yanılgı vardır: Büyük Patlama’nın evreni bir noktadan dışa doğru patlattığı düşünülür. Ancak modern kozmoloji bize bunun böyle olmadığını söylüyor. Gerçekte genişleyen şey, galaksilerin arasında kalan boşluk, yani uzayın kendisidir. Galaksiler bu genişleyen uzayda yüzüyor ve birbirlerinden uzaklaşıyorlar — tıpkı bir nehirde sürüklenen yapraklar gibi.
Evreni daha iyi anlamak için onu bir balonun yüzeyi gibi hayal edebilirsiniz. Balon şiştikçe, yüzeyindeki her nokta diğerlerinden uzaklaşır. Ama dikkat edin: Bu yüzeyin bir merkezi yoktur. Merkez, balonun üç boyutlu hacminde olabilir; ancak bizim evrenimiz üç boyutlu olduğu için bu balon benzetmesinde “yüzey” evrenin kendisidir. Dolayısıyla bizim evrenimizde “merkez” dediğimiz şey aslında anlamsızdır — çünkü genişleme her noktada aynı anda gerçekleşmektedir.
Bu durum, evrenin homojen (her yerde benzer) ve izotropik (her yönde aynı) yapıda olmasıyla doğrudan ilişkilidir. Siz evrenin neresinde olursanız olun, etrafınızdaki uzak galaksilerin sizden uzaklaştığını gözlemlersiniz. Aynı gözlemi, başka bir galaksiden bakan hayali bir gözlemci de yapar. Çünkü genişleme, yalnızca belirli bir yerden değil, tüm uzay boyunca gerçekleşir.
İşte bu yüzden evrende ayrıcalıklı bir nokta yoktur. Her gözlem noktası kendi kozmik bakış açısından merkezdedir. Başka bir deyişle: Evrenin merkezi, olduğunuz yerdir. Aynı anda her yer, merkezin ta kendisidir.





