Evrende zaman farklı işler. Dünya’daki yaşamın ve Güneş Sistemi’nin tarihi incelendiğinde, bazı gerçekler insanı hayrete düşürüyor.

Bilimsel verilere göre köpekbalıkları, yaklaşık 400 milyon yıl önce okyanuslarda yüzmeye başladı. Bu, onları yalnızca yırtıcı değil, aynı zamanda yaşayan fosiller haline getiriyor. Öyle ki, köpekbalıkları beş büyük kitlesel yok oluştan sağ çıkmayı başardılar. Hatta bazı türler, dinozorlar yok olmadan çok önce okyanusları süzülüyordu.

Buna karşın, doğanın başka bir harikası olan ağaçlar ise bu kadar eski değil. Yaklaşık 350 milyon yıl önce karasal ekosistemlerde yer almaya başlayan ağaçlar, köpekbalıklarından yaklaşık 50 milyon yıl daha genç. Bu da demek oluyor ki, bir zamanlar Dünya’da köpekbalıkları vardı ama ağaçlar henüz yoktu.

Ancak sürprizler bununla da sınırlı değil. Güneş Sistemi'nin göz alıcı gezegenlerinden biri olan Satürn’ün ikonik halkaları, bu iki canlı yapının yanında adeta yeni doğmuş gibi kalıyor. Yalnızca 100 milyon yıllık oldukları tahmin edilen halkalar, kozmik ölçekte bakıldığında "göz açıp kapayana dek" geçen bir süreye denk geliyor.

Bu karşılaştırmalar, evrenin zaman çizelgesinde ne kadar "küçük" olduğumuzu gösteriyor. Bir yanda gezegenler, yıldızlar ve sistemler doğup yok olurken, öte yanda bazı canlı türleri çağlara tanıklık edecek kadar dirençli ve uyumlu olabiliyor.

Gelecek sefer biri size köpekbalıklarının korkutucu olduğunu söylediğinde, onlara bunun ötesinde bir gerçek olduğunu hatırlatın: Onlar yalnızca okyanusların yırtıcıları değil, tarihin canlı tanıkları. Dünya değişirken, onlar izlemeye devam etti.

Ve bu arada, Satürn hâlâ halkalarını yeni parlatmış gibi göz kamaştırıyor.

Muhabir: Merve Kiraz