Bir Fare Ütopyasının Çöküş Hikâyesi: Universe 25 Deneyi
1972 yılında Amerikalı davranış bilimci John B. Calhoun tarafından gerçekleştirilen Universe 25 deneyi, bilim tarihinin en çarpıcı toplumsal gözlemlerinden biri olarak kayıtlara geçti. Deneyin amacı, sınırsız kaynaklara sahip ideal bir ortamda yaşayan fare toplumunun zaman içinde nasıl bir çöküş yaşadığını gözlemlemekti. Ancak deneyin sonuçları, beklentilerin çok ötesinde; karanlık ve düşündürücüydü.
Ütopya Başlangıcı: Mükemmel Koşullarda Bir Hayat
Deney düzeneği oldukça sistematikti: Yaklaşık 2.5x2.5 metrelik bir alana sahip, 256 odalı, bol yiyecek, temiz su ve ideal sıcaklıkla donatılmış kapalı bir fare habitatı. Başlangıçta yalnızca 8 sağlıklı fare (4 dişi, 4 erkek) bu ortama yerleştirildi. İlk 100 gün boyunca fareler ortamı tanıdı ve sosyal yapılar oluşmaya başladı.
Nüfus Patlaması ve İlk Çatlaklar
Zamanla fareler hızla çoğaldı. Her 60 günde bir nüfus ikiye katlanıyor, 315. gün itibarıyla sayı 600’ü aşıyordu. Alan, 3000 fareye kadar uygun olsa da bazı bölgelerde aşırı yoğunluk, bazılarında ise boşluklar oluşmaya başladı. Fareler, kalabalık bölgelerde sosyalleşmeyi tercih ediyor, bu da bazı alanlarda ciddi baskılara neden oluyordu.
Toplumsal Çöküş: "Davranış Bataklığı"
-
gün civarında nüfus 2200'e ulaşmıştı. Ancak bu noktada fareler arasında dramatik değişimler başladı. Erkekler, bölgelerini savunmayı bırakıp saldırganlaştı. Dişiler yavrularını korumamaya, hatta onlara zarar vermeye başladı. Sosyal yapı tamamen çökerken, bazı fareler kendilerini tamamen izole etti — sadece yiyip uyuyan, çiftleşmeyen, çatışmalardan kaçınan bu gruba Calhoun “Beautiful Ones” (Güzel Olanlar) adını verdi.
Sınırsız Kaynaklarla Gelen Sessiz Ölüm
-
gün itibarıyla nüfus 100’ün altına düştü. Hiçbir yeni doğum gerçekleşmiyor, fareler içgüdülerini tamamen yitiriyordu. En sonunda son farenin ölümüyle deney sona erdi. İlginçtir ki, Calhoun bu farelerden bazılarını dış dünyaya, daha ferah bir ortama aldığında dahi, sosyal becerileri tamamen kaybolmuştu — üremiyor, iletişim kurmuyor, keşfetmiyorlardı.
İnsanlığa Aynadan Bir Bakış
Calhoun’un Universe 25 deneyi yıllarca nüfus planlamasıyla ilişkilendirilse de, asıl mesele fiziksel kaynakların değil psikolojik ve sosyal doyumun eksikliği olarak öne çıktı. “Davranış bataklığı” adını verdiği bu durum, bireylerin sosyal rollerini yitirmesi, agresyonun artması ve toplumsal çözülme ile tanımlanıyor.
Ancak Calhoun umutsuz değildi. İnsanların öz farkındalık, empati ve yaratıcılık gibi yeteneklerle bu senaryoyu tersine çevirebileceğini düşünüyordu. Ona göre, en büyük farkımız, öğrenebilme ve sistemleri yeniden tasarlayabilme kabiliyetimizdi.
Son Söz
Universe 25 deneyi sadece bir bilimsel çalışma değil, insan toplumu için derin bir metafor. Kalabalıklar içinde yalnızlaşan, sosyal bağlarını yitiren bireylerin yarattığı bu distopya; kaynak bolluğunun her şeyin çözümü olmadığını, asıl meselelerin psikolojik, sosyal ve kültürel olduğunu acı bir şekilde gösteriyor.





