Doğanın dengesi düşündüğümüzden çok daha karmaşık. Yeşil yapraklarıyla güneş ışığını enerjiye çeviren bitkiler, yaşam zincirinin en temel halkalarından biri. Ancak doğada tüm bitkiler bu kurala uymuyor. Bilim insanlarının yaptığı araştırmalara göre, bazı bitki türleri fotosentez yapmadan da hayatta kalabiliyor. Genellikle "parazit bitkiler" olarak adlandırılan bu türler, kendi besinlerini üretmek yerine başka bitkilerin kaynaklarına ortak oluyor.
Klorofil eksikliği ya da fotosentez sistemindeki bozukluklar nedeniyle enerji üretemeyen bu parazit bitkiler, iki temel yöntemle besleniyor. İlki, haustoryum adı verilen özel kök yapıları sayesinde doğrudan üzerinde yaşadıkları bitkilerin köklerine tutunarak karbonhidrat ve diğer temel besin maddelerini emmek. Bu yöntemle, ev sahibi bitkinin ürettiği besinler doğrudan parazite taşınıyor.
İkinci yöntem ise daha karmaşık bir ilişkiyi ortaya koyuyor. Bazı parazit bitkiler, fotosentez yapan bitkiler ile mantarlar arasında kurulan simbiyotik bağlardan faydalanıyor. Bu yapıda, mantar kökleri aracılığıyla besin önce ev sahibi bitkiye, ardından da parazit bitkiye ulaşıyor. Mantar, adeta iki bitki arasında köprü görevi görüyor.
Ancak tüm parazit bitkiler tamamen bağımlı değil. Bazı türler, kısmen fotosentez yapabiliyor ve bu yeteneklerini desteklemek için diğer bitkileri ek besin kaynağı olarak kullanıyor.
Bilim dünyası, bu ilginç yaşam biçimlerinin evrimsel süreçte nasıl geliştiğini ve ekosistem üzerindeki etkilerini araştırmaya devam ediyor. Parazit bitkiler, doğanın karanlık ama bir o kadar da etkileyici yüzünü gözler önüne seriyor.
Kaynak: TÜBİTAK