Duyulmamış bir hikâye bu. Genelde sadece eski denizcilerin bildiği, zamanla unutulmaya yüz tutmuş bir yöntem. Ancak detayları ürkütücü olduğu kadar düşündürücü.

Eskiden, İngiliz gemilerinde fare istilası büyük bir problemdi. Bu istilayla başa çıkmak için ise oldukça sıra dışı bir yöntem geliştirdiler. Önce bir fare canlı olarak yakalanır ve boş bir tenekeye konularak günlerce aç bırakılırdı. Ardından, küçük bir fare daha tenekeye atılırdı. Açlıktan gözü dönmüş fare, yeni geleni parçalayarak yerdi.

Bu işlem defalarca tekrarlanırdı. Sonuçta ortaya yamyamlaşmış, semirmiş, güçlü bir fare çıkardı. Artık bu fare yalnızca et ve kendi türüyle beslenmeye alışmıştı. Ona yiyecek bir şey verilse bile dokunmazdı; sadece canlı fareleri avlar hale gelmişti.

Elde edilen bu "eğitilmiş" yamyam fare, sonra geminin içine salınırdı. Diğer farelerin arasına kolayca karışır, fark edilmeden onların arasına sızar ve teker teker avlardı. Bu yöntemle gemi yavaş yavaş farelerden temizlenirdi.

Ancak bu hikâyenin ürkütücü yanı burada bitmiyor. İddiaya göre, İngilizler bu taktiği zamanla farklı coğrafyalarda insanlar üzerinde denemeye başladı. İçlerine eğitilmiş, beyni yıkanmış, sistem tarafından semirilmiş insanlar yerleştirilerek toplumlar içeriden çökertilmeye çalışıldı.

Bir nesli yok etmenin yolu, artık sadece dışarıdan değil, içerden de geçiyordu. Dışarıdan düşman aramaya gerek kalmadan, içerideki "iki ayaklı yamyamlar" işini yapıyordu.

Bu yüzden, günümüzde de bu taktiğin daha gelişmiş, daha gizli versiyonlarına karşı uyanık olmak gerekiyor.

Muhabir: Merve Kiraz