İslam inancında kulluğun en derin tezahürlerinden biri olan hamd, yalnızca bir teşekkür ya da övgü değil; varoluşun farkındalığıyla yapılan, yüceliği teslim eden derin bir bağlılık halidir. Dilimizde sıklıkla “Elhamdülillah” şeklinde kullanılan bu kelime, aslında çok daha geniş bir anlam dünyasına kapı aralar. Peki hamd ne demektir, şükürle arasındaki fark nedir ve Kur’an’da hamd nasıl geçmektedir?
Sözlükte “iyilik, güzellik ve faziletle övmek” anlamına gelen hamd, İslamî literatürde sevgi, saygı ve yüceltme ile Allah’a yapılan övgü olarak tanımlanır. Fakat bu övgü, sadece yeni bir nimete kavuşulduğunda değil; bazen bir musibet anında bile Allah’a teslimiyetin bir ifadesi olarak söylenir. Hamd, her zaman kalpten gelen bir kabulleniş, bir razı oluş halidir. Yani hamd etmek, sadece nimetlere değil; aynı zamanda imtihana, kayba, acıya da “Sen verdin, Sen aldın” diyerek boyun eğmektir.
Şükür ve Hamd Arasındaki Fark Nedir?
Genelde birlikte anılsa da hamd ile şükür aynı şey değildir. Şükür, daha çok verilen bir nimete karşı teşekkür etmek, onu fark edip takdir etmek anlamına gelirken; hamd, nimetin varlığına ya da yokluğuna bakmaksızın Allah’ı övgüyle anmak, O’na teslimiyet göstermektir. Peygamber Efendimiz (s.a.s), bu farkı şöyle açıklamıştır: “Hamd, şükrün başıdır. Allah’a hamdetmeyen, şükretmiş de olmaz.” (Beyhakî, Şuabü’l-İman)
Hamd, Hayatın Her Alanında
Gerçek bir hamd hali sadece dil ile değil; kalp, akıl, beden ve hayatla birlikte yaşanır:
Dil ile hamd: Elhamdülillah demek.
Kalp ile hamd: Allah’a inanmak.
Akıl ile hamd: Tefekkür etmek.
Bedenle hamd: İtaat ve ibadet.
Hayatla hamd: Allah yolunda bir ömür sürmek.
Kur’an’da Hamd ve “Elhamd Sûresi”
Kur’an-ı Kerim’in ilk suresi olan ve halk arasında “Elhamd Sûresi” olarak bilinen Fâtiha Suresi, “Elhamdü lillahi Rabbi’l-âlemin” ayetiyle başlar. Bu ayetle birlikte Kur’an’ın her okunuşu hamd ile başlamış olur. Hamd; Allah’ın her durumda, her hâlükârda övülmeye lâyık olduğunu ifade eder. Yani mümin, nimeti alırken de verirken de sadece O’na yönelir.
Hamd Köşkü: Sabır ve Teslimiyetin Ödülü
Rasûlullah’ın (s.a.s) anlattığı dokunaklı bir hadis-i şerifte, bir çocuğunu kaybeden mümin bir anne-babanın yaşadığı ağır sınav anlatılır. Allah Teâlâ meleklerine şöyle buyurur: “Kulumun gönül meyvesini mi kopardınız?” “Evet.” “Peki kulum ne dedi?” “Sana hamdetti ve ‘İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn’ dedi.” Bunun üzerine Allah şöyle buyurur: “Kulum için cennette bir köşk inşa edin ve adını Hamd Köşkü koyun.” (Tirmizî, Cenâiz, 36) Bu örnek, hamdin sadece nimete değil, imtihana da sabırla verilen bir cevap olduğunu gösterir.