Toplumda görünürlüğü her geçen gün artan ve ruhsal dalgalanmalarla kendini gösteren bipolar bozukluk, psikolojik bir rahatsızlıktan öte ciddi bir yaşam mücadelesine dönüşebiliyor. Uzmanlar, bu rahatsızlığın kişinin iş hayatını, sosyal ilişkilerini ve aile düzenini derinden sarsabildiğine dikkat çekiyor. Halk arasında "manik-depresif" olarak bilinen bipolar bozukluk, kişiyi bazen enerjik ve taşkın, bazen ise çökkün ve umutsuz bir ruh haline sürüklüyor. Bu duygusal uçlar arasında gidip gelmek yalnızca psikolojik bir durum değil; aynı zamanda sosyal işlevselliği de baltalayan bir hastalık olarak değerlendiriliyor.
Genç Yaşta Başlıyor, Yaşam Boyu Devam Edebiliyor
15 ila 35 yaşları arasında başlayan hastalık, kadın ve erkekleri eşit oranda etkiliyor. Uzman Klinik Psikolog Gizem Mine Çölümlü'ye göre bipolar bozukluk, kişinin gerçeklik algısını bile etkileyebilecek kadar ileri gidebiliyor. "Birçok hasta, yaşadığı taşkın ruh halini bir sorun olarak görmüyor ve bu da tedaviye başvurma sürecini geciktiriyor" diyen Çölümlü, erken müdahalenin önemine dikkat çekiyor.
Maniden Depresyona: Ruh Halindeki Ani Değişimler
Bipolar bozukluk, farklı atak dönemleriyle seyrediyor. "Mani" döneminde kişi aşırı enerjik, kendine aşırı güvenli ve risk alma eğiliminde olurken; "depresyon" döneminde içine kapanıyor, hayattan keyif alamıyor ve hatta intihar düşünceleri geliştirebiliyor. Bu değişimlerin ani olması, kişinin çevresiyle olan ilişkilerini de zora sokuyor.
Bipolar Hastalar İçin Destek Şart
Tanı konduktan sonra genellikle iki aşamalı tedavi süreci uygulanıyor: Akut dönemde belirtilerin kontrol altına alınması, sonrasında ise atakların tekrarlanmasını önlemeye yönelik koruyucu tedavi. Duygudurum dengeleyici ilaçlar, psikoterapi ve yaşam tarzı değişiklikleri tedavide önemli yer tutuyor. Ancak uzmanlar, yalnızca bireysel tedavinin yeterli olmadığını vurguluyor. Hastanın çevresindeki kişilerin desteği, tedavi sürecinin başarısı açısından kritik. Aile bireylerinin sabırlı olması, hastalık belirtilerini tanıması ve kriz anlarında doğru müdahalelerde bulunması gerekiyor.
Risk Faktörleri Artıyor
Modern yaşamın getirdiği stres, düzensiz uyku, sağlıksız beslenme ve alkol kullanımı bipolar bozukluk riskini artıran etkenler arasında yer alıyor. Ayrıca genetik yatkınlık da hastalığın ortaya çıkmasında büyük rol oynuyor. Ailesinde bipolar öyküsü olan bireylerde risk daha yüksek.
Bipolar Bozuklukla Yaşam Mümkün
Uzmanlar, bipolar bozuklukla yaşamayı öğrenmenin mümkün olduğunu ve doğru tedavi ile hastaların iş hayatına ve sosyal yaşantılarına uyum sağlayabileceğini belirtiyor. Ancak bu sürecin başarıya ulaşabilmesi için hem hastanın hem de yakın çevresinin bilinçli olması gerekiyor.