Modern güneş gözlükleri hayatımızın vazgeçilmezi haline gelmeden çok önce, Kuzey Amerika’nın en zorlu coğrafyalarından Arktik’te yaşayan İnuitler, güneşin kardan yansıyan zararlı ışınlarından korunmak için şaşırtıcı bir icada imza attı. Balina kemiği, fildişi veya ahşaptan küçük parçalar oyup üzerine yatay ince yarıklar açan İnuitler, bu sayede göz kamaşmasını önleyen ilkel ama etkili bir güneş gözlüğü tasarladı.
İnuitler, Alaska’dan Grönland’a uzanan geniş bir coğrafyada kendi dilleri ve kültürleriyle yaşamlarını sürdüren yerli halklardan biri. Onların bu icadı, sadece bir aksesuar değil, hayati bir gereksinimden doğdu. Çünkü kar, güneş ışığını %80’e kadar yansıtarak “kar körlüğü” olarak bilinen ciddi bir görme sorununa yol açabiliyor.
Bu basit yarıklar, doğal bir filtre görevi görerek, bembeyaz ve parlak kar ortamında bile net görmeyi mümkün kılıyordu. Böylece İnuitler, zorlu iklim koşullarında bile yaşam kalitelerini artıran, tarihin ilk güneş gözlüğünü yaratmış oldu. Bu buluş, insan yaratıcılığının en zor koşullarda bile nasıl hayat kurtarıcı çözümler üretebileceğinin canlı bir kanıtı olarak dikkat çekiyor.





