Kırım’ın güneyinde, doğal bir plato üzerine kurulmuş Eski Kermen, tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış eşsiz bir mağara kasabası ve kaleydi. 6. yüzyılda Bizans İmparatorluğu tarafından, bölgeyi Göktürkler’in saldırılarına karşı korumak amacıyla inşa edilen bu kale, sonraki yüzyıllarda farklı egemenliklerin el değiştirmesine tanıklık etti.
Yaklaşık 1 kilometre uzunluğunda ve 200 metre genişliğindeki plato üzerine yayılan Eski Kermen, sadece askeri değil, aynı zamanda dini bir merkez olma özelliği taşıyordu. Bölgede bulunan bazilika kalıntıları, sakinlerinin büyük ihtimalle Alan veya Got kökenli olduğunu işaret ediyor. 7. ve 8. yüzyıllarda Hazarlar tarafından fethedilen kale, bu dönemde bölgenin önemli bir savunma noktası olma niteliğini korudu.
Ancak Hazarlar’ın egemenliğinin ardından askeri önemi azalan Eski Kermen, 11. yüzyıla kadar Peçenekler’in yönetimi altında önemli bir mağara tesisi olarak varlığını sürdürdü. Mağara odaları, sadece savunma amaçlı değil, aynı zamanda günlük yaşam ve ibadet için de kullanılıyordu. 14. yüzyıla gelindiğinde ise, Tatarların bölgeye hakim olmasıyla birlikte kale büyük oranda terk edildi.
Günümüzde, Eski Kermen’de yüzeydeki yapıların çoğu yok olmuş durumda. Ancak hala yaklaşık 400 mağara odası ayakta kalmayı başardı ve bölgeyi ziyaret edenlere geçmişin derin izlerini sunuyor. Tarih boyunca farklı kültürlerin, inançların ve savaşların kesişim noktası olan bu mağara kalesi, Kırım’ın zengin tarihini anlamak için eşsiz bir pencere olarak değerlendiriliyor.
Uzmanlar, Eski Kermen’in hem arkeolojik hem de kültürel açıdan büyük önem taşıdığını belirtiyor ve bölgenin korunması için daha fazla çalışma yapılması gerektiğini vurguluyor. Kırım’ın tarihi ve kültürel mirasını geleceğe taşımak adına Eski Kermen, geçmişin gizemli hikayelerini günümüze aktarmaya devam ediyor.