Kraliçe Arıların Gizemli Uzun Yaşamı
Kraliçe arılar, genetik olarak işçi arılarla neredeyse aynı yapıya sahip olmalarına rağmen, hayret verici bir şekilde çok daha uzun yaşıyor ve üreme yeteneklerini ömür boyu koruyorlar. Birkaç ay ömürleri olan işçi arıların aksine, kraliçeler yıllarca hayatta kalabiliyor. Bu durum, bilim insanlarının uzun süredir merakını cezbediyor ve şimdi bu sırrı çözmek için yoğun araştırmalar yürütülüyor.
Amaç: İnsan Ömrünü Uzatmak ve Doğurganlığı Artırmak
Araştırmacılar, kraliçe arıların bu benzersiz biyolojisini derinlemesine inceleyerek, insan ömrünü uzatabilecek ve doğurganlık süresini artırabilecek devrim niteliğinde tedavilerin geliştirilmesinin mümkün olabileceğine inanıyor. Bu iddialı hedef, İngiltere'de hükümet destekli İleri Araştırma ve Buluş Ajansı (ARIA) tarafından finanse edilen yüksek riskli ancak potansiyel getirisi yüksek bir proje ile hayata geçirilmeye çalışılıyor.
Yaşlanmayı Durdurmanın Peşinde
Londra Queen Mary Üniversitesi'nden Profesör Yannick Wurm, bu araştırmanın potansiyelini şu sözlerle ifade ediyor: "Eğer doğanın bu canlılar için bu zorlukları nasıl çözdüğünü anlayabilir ve bunu insan biyolojisine uygulayabilirsek, yaşlanmanın durdurulması, insan doğurganlığı, organ nakli ve hastalıklarla mücadele alanlarında çığır açıcı gelişmeler yaşayabiliriz."
Arı Sütünün ve Bağırsak Mikrobiyomunun Rolü
Genç kraliçe arılar, çiftleşme uçuşları sırasında depoladıkları spermleri ömür boyu yumurtalarını döllemek için kullanırken, kovandaki işçi arılar onları besin ve vitamin açısından zengin olan arı sütüyle besliyor. Arı sütünün içerdiği özel antioksidanlar ve kraliçenin bağırsak mikrobiyomu, uzun yaşamında önemli bir rol oynadığı düşünülüyor. Hatta geçtiğimiz yıl yapılan bir çalışmada, işçi arıların ömrünün kraliçelerden alınan bağırsak mikrobiyomunun nakliyle uzatılabildiği gösterilmişti.
ARIA'nın Diğer İnovatif Projeleri
ARIA'nın desteklediği diğer projeler arasında, doğadan ilham alınarak üretilen programlanabilir malzemelerle plastiklerin yerini alacak sürdürülebilir alternatifler geliştirmek, atmosferden enerji elde ederek sınırsız uçuş imkanı yaratmak ve bağışıklık sisteminin doğal savunmasını güçlendirerek bulaşıcı hastalıklar, kanser ve otoimmün rahatsızlıklarla mücadele etmek de bulunuyor. Berkeley Kaliforniya Üniversitesi'nden Ivan Jayapurna, özellikle malzeme üretiminde köklü değişiklikler yaparak plastik çağını geride bırakmayı hedefliyor.