İlk doğum gününüzde neler oldu? Hangi oyuncaklar sizi güldürdü? Kimler yanınızdaydı? Büyük ihtimalle hatırlamıyorsunuz. Çünkü hiç kimse, 2 yaşından önceki anılarını kolay kolay hatırlayamıyor. Peki neden? İşte bu gizemli duruma bilim dünyasında “bebeklik amnezisi” yani “bebeklik unutkanlığı” deniyor. Bilim insanları, bu hafıza boşluğunun nedenini yıllardır araştırıyor.
Bellek sistemimiz doğuştan boş değil; tam aksine, bebekler doğdukları andan itibaren dünyayı anlamaya başlıyor. Özellikle anne sesi ve yüzü gibi tanıdık uyaranlara karşı tepki verebiliyorlar. Hatta birkaç aylıkken sık sık gördükleri kişileri tanıma yetisine de sahipler. Yani hatırlamakla ilgili bir potansiyel doğuştan mevcut. Ancak yine de, deneyimlediğimiz olaylara dair net hatıraların oluşması çok daha sonra gerçekleşiyor.
Bu farkın temelinde, beynin bellekle ilişkili bir bölgesi olan hipokampusun gelişim süreci yatıyor. Hipokampus, otobiyografik bellek adı verilen; “kim olduğumuzu”, “nerede yaşadığımızı” ve “ne yaşadığımızı” hatırlamamızı sağlayan belleğin temel taşıdır. Ancak bu bölge, bebeklik döneminde tam gelişimini tamamlamış değildir. Bu yüzden erken çocukluk döneminde yaşadığımız olaylar çoğu zaman zihnimizde iz bırakmaz.
Öte yandan, bebeklerin bazı bellek türlerini erken dönemlerde kullanabildiği de bilimsel olarak kanıtlandı. 1987 yılında yapılan çarpıcı bir deney, bu konuda önemli bulgular ortaya koydu. Araştırmacılar, 2 ila 6 aylık bebekleri, üzerine oyuncak asılmış bir beşiğe yerleştirdi. Bebeklerin ayak bileklerine bağlanan ip sayesinde, tekme attıklarında oyuncağın hareket ettiğini fark eden minikler, bu neden-sonuç ilişkisini kısa sürede öğrendi. Daha da ilginci, 2 aylık bebeklerin bu öğrenmeyi 1-2 gün sonra bile hatırlayabilmesiydi. Daha büyük bebeklerde ise bu süre haftaları buluyordu. Bu durum, “işlemsel bellek” olarak bilinen, motor becerilere ve öğrenmeye dayalı bellek türünün bebeklikten itibaren aktif olduğunu gösteriyor.
Belleğin bir diğer bileşeni olan benlik algısı da unutkanlığın bir başka nedeni olabilir. Psikologlara göre, “Ben kimim?” sorusunun cevabını zihnimizde oluşturmaya başlamadan, olayları kendi hayat öykümüzün bir parçası olarak belleğe kaydetmemiz mümkün değil. Bebekler genellikle 2 yaş civarında benlik farkındalığı geliştirmeye başlıyor. Bu gelişim, otobiyografik belleğin temellerinin atıldığı kritik bir dönem olarak kabul ediliyor.
Bebekliğimizde yaşadığımız pek çok anı, zihnimizin derinliklerinde iz bırakmadan kayboluyor. Ancak bu, hafızamızın çalışmadığı anlamına gelmiyor. Aksine, erken dönemden itibaren öğrenme, tanıma ve hatırlama süreçleri aktif olarak devreye giriyor. Sadece, yaşadıklarımızı “benim hayatımda olanlar” şeklinde hatırlamamız, biraz daha zaman alıyor.





