Anadolu’nun derinliklerinde yürütülen arkeolojik kazılarda, insanlık tarihini yeniden yazdırabilecek nitelikte şaşırtıcı yapılar ortaya çıktı. 9.500 yıl öncesine tarihlenen bazı zemin döşemeleri, yalnızca taş ya da sıkıştırılmış topraktan ibaret değil — modern jeopolimer teknolojisine benzer şekilde üretilmiş, yüksek sıcaklıklarda pişirilmiş ileri düzey malzemelerden oluşuyor.
Yapılan termal analizler, bu zeminlerin en az 850 °C sıcaklıkta pişirildiğini gösteriyor. Bu, resmi tarih anlayışına göre insanların henüz tarım ve hayvancılıkla uğraşan küçük köy toplulukları halinde yaşadığı bir döneme ait. Yani, bu seviyede bir malzeme bilgisi ve teknolojik beceri, bu çağ için tamamen beklenmedik.
Modern Betonun Atası mı?
Bu şaşırtıcı zeminlerle ilgili bilimsel bir makale, prestijli Journal of Archaeological Science dergisinde yayımlandı. Araştırma, zeminlerin doğal oluşumlar olmadığını; insan eliyle hazırlanmış, yüksek sıcaklıkta pişirilmiş özel bir kireç karışımı olduğunu ortaya koydu.
Göbekli Tepe ve Diğer Şüpheli Yapılar
Daha da dikkat çekici olanı ise Göbekli Tepe’deki bazı zeminlerde ve dikilitaşlarda benzer yapısal özelliklerin gözlemlenmesi. 11.500 yıllık bu megalitik alandaki bazı yüzeylerin esnemesi, bu yapıların sadece taş olmadığını düşündürüyor. Uzmanlar, bu yüzeylerin de yüksek sıcaklıkta pişirilmiş jeopolimerlerden oluştuğu görüşünde birleşiyor.
Jeopolimer teknolojisinin kurucularından malzeme mühendisi Joseph Davidovits, bu tür keşiflerin "resmi arkeolojinin henüz açıklayamadığı, unutulmuş bir teknolojik bilgiye" işaret ettiğini belirtiyor.
Kayıp Bir Uygarlığın İzleri mi?
Bu zeminlerin ve yapıların, bilinmeyen eski bir uygarlığın gelişmiş teknolojilerle inşa edilmiş olabileceği ihtimali, bazı araştırmacılar tarafından ciddiyetle değerlendiriliyor. Eğer bu iddialar doğrulanırsa, tarih kitaplarının kökten değişmesi gerekebilir.
Çünkü sorulması gereken asıl soru şu:
“İnsanlık, henüz tekerleği bile icat etmemişken 850 °C’de nasıl malzeme pişirdi?”
Geçmişe Dair Bildiklerimizi Gözden Geçirme Zamanı mı?
Ortaya çıkan bu bulgular, insanlık tarihinin sadece taş ve kemiklerden ibaret olmadığını, çok daha karmaşık ve belki de unutulmuş bir geçmişin var olabileceğini düşündürüyor. Şimdilik bu soruların net bir cevabı yok. Ancak bir şey açık: Geçmiş, sandığımızdan çok daha gizemli.