Dünyanın en kalabalık ve gürültülü metropollerinden biri olan Mumbai’nin (eski adıyla Bombay) kalbinde, Malabar Tepesi’nin eteklerinde zamanın durduğu bir "ölüm adası" bulunuyor. Yaklaşık 55 dönümlük sık ormanlık bir alan olan Doongerwadi, Zerdüşt inancına sahip Parsi topluluğunun binlerce yıllık defin geleneğini sürdürdüğü Sessizlik Kuleleri’ne (Dakhma) ev sahipliği yapıyor.

Bu kuleler, modern dünyanın alışılagelmiş cenaze törenlerinden o kadar farklı ki, dışarıdan bakanlar için hem büyüleyici hem de ürpertici bir gizem barındırıyor.

Kutsal unsurları kirletmeme yemini

Zerdüştlük inancının temelinde; toprak, ateş, su ve havanın mutlak saflığı yatar. Bir insan öldüğünde, bedeni artık "kirli" kabul edilir ve bu kutsal unsurların hiçbirine temas etmemelidir. Cesedi toprağa gömmek yeri, yakmak ateşi ve havayı, denize bırakmak ise suyu kirleteceği için Zerdüştler en saf çözüm olarak gördükleri "gökyüzü definini" tercih ederler.

Bu kadim ritüelde beden, kulelerin en üst kısmındaki taş zeminlere bırakılır. Burada, doğanın kadim temizlikçileri olan akbabalar devreye girer. Bir bedenin tamamen kemiklerine kadar ayrılması, akbaba sayısı yeterli olduğunda yarım saatten kısa sürer. Güneşin altında kuruyan ve arınan kemikler, ardından kulenin merkezindeki derin bir kuyuya (ossuary) süpürülür.

Üç halkanın gizemi

Dakhma adı verilen bu dairesel taş yapıların iç tasarımı tesadüfi değildir. Kulelerin içindeki üç eş merkezli halka, Zerdüştlerin temel öğretisini temsil eder: İyi düşünceler, iyi sözler ve iyi eylemler. * En dış halka: Erkekler için,

  • Orta halka: Kadınlar için,

  • En iç halka: Çocuklar için ayrılmıştır.

Kulelere sadece "Nassasalar" denilen özel görevliler girebilir. Bu kişiler, dış dünyayla bağlarını asgari düzeyde tutan ve hayatlarını bu kutsal sürece adayan özel bir sınıftır.

Akbabalar neden yok oldu? Modern dünyanın krizi

Ancak bu kusursuz döngü, 1990'lı yıllardan itibaren büyük bir darbe aldı. Hindistan'daki akbaba nüfusu, hayvancılıkta kullanılan bir ağrı kesici olan "diklofenak" nedeniyle %99 oranında azaldı. Bu ilacı alan hayvanların leşlerini yiyen akbabalar böbrek yetmezliğinden ölmeye başlayınca, Sessizlik Kuleleri "sessizliğe" büründü.

Akbabaların yokluğuyla birlikte bedenler aylarca ayrışmadan kalmaya başladı. Bu durum Parsi topluluğu içinde büyük bir krize ve tartışmaya yol açtı. Bazı modern Parsiler krematoryuma yönelirken, gelenekçiler kulelerin üzerine devasa güneş panelleri ve ısı yoğunlaştırıcı aynalar yerleştirerek süreci hızlandırma yoluna gitti.

Bir geleneğin sonu mu?

İran’da 1970'li yıllarda yasal olarak yasaklanan bu uygulama, bugün Hindistan'da hâlâ yasal olsa da doğanın dengesinin bozulması nedeniyle varoluşsal bir tehdit altında. Mumbai’nin en pahalı emlak bölgelerinden birinin tam ortasında yer alan bu sessiz orman, bugün hem bir inanç kalesi hem de ekolojik yıkımın hüzünlü bir anıtı olarak ayakta kalmaya çalışıyor.


Doongerwadi ormanlarına girmek yasaktır ve kulelere yaklaşan izinsiz kişiler ağır yaptırımlarla karşılaşabilir. Bu gizemli gelenek, insanın doğaya en saf ama en sarsıcı vedası olarak tarihe geçmeye devam ediyor.

Muhabir: Sümeyra İÇER