1967 yılında psikoloji profesörü Dr. James Bedford’un ölümünden hemen sonra dondurulması, bilim dünyasında bir dönüm noktasıydı. Cryonics adı verilen bu yöntemle, ölen kişilerin bedenleri çok düşük sıcaklıklarda donduruluyor. Amaç ise, gelecekte hastalıkların tedavi edilebildiği bir dünyada yeniden hayata döndürülmek.
O dönem bilim kurgu gibi görülen bu fikir, bugün Alcor, Cryonics Institute ve Tomorrow Biostasis gibi şirketlerin sunduğu gerçek bir hizmete dönüştü. Şu ana dek yalnızca Alcor, 230’dan fazla kişiyi dondurdu. Ölüm anından sonra bu işlemi kabul eden yaklaşık 1000 kişi de sırada bekliyor.
Şirketler, ölümün hemen ardından müdahale garantisi sunuyor. Özellikle yurt dışındaki müşteriler için bileğe takılan etiketlerle “otopsi yapılmaması ve gömülmemesi” teminat altına alınıyor.
Bilim dünyasında cryonics’e umutla bakanlar da var, kuşkuyla yaklaşanlar da. Kurbağaların kışın donup baharda yeniden yaşama dönmeleri gibi biyolojik örnekler, bu teknolojinin doğada da bir karşılığı olabileceğini gösteriyor. Ayrıca bazı deneylerde köpeklerin dondurulup yeniden yaşatılması da kayda değer gelişmeler arasında.
Ancak bu umut, yüksek bir bedel karşılığında geliyor: Sadece beynin dondurulması 28 bin dolar, tüm vücudun ise yaklaşık 150 bin dolara mal oluyor. “Geleceğinize hoş geldiniz” sloganıyla tanıtılan bu hizmet, kimileri için bilimsel bir devrim, kimileri içinse pahalı bir fantezi.
Bilimin sınırlarını zorlayan cryonics, ölümün kesinliğini sorgulatan cesur bir girişim. Henüz başarıyla çözülüp hayata dönen bir insan olmasa da, teknolojiye inanan bazı kesimler için ölüm artık mutlak bir son değil, geçici bir bekleyiş olabilir.





