2025 yılında, ileri 3D yer altı radar taramaları sayesinde Sahra Çölü’nün altında bugüne dek keşfedilen en gizemli yerleşimlerden biri ortaya çıkarıldı. Yaklaşık 50 kilometrekarelik bir alana yayılan bu antik şehir, yalnızca büyüklüğüyle değil, aynı zamanda mimari yapısıyla bilim dünyasını büyüledi.
Şehirdeki tüm yapılar mükemmel dairesel formlarda ve sanki tek bir taş kütleden eriyerek şekillendirilmiş gibi. Bilinen hiçbir eski uygarlık bu tür bir inşa tekniği kullanmamıştı. En dikkat çeken detaylardan biri ise toprağın derinliklerine inen spiral kuleler. Bu yapılar, modern mühendislik standartlarında bile şaşkınlık yaratacak bir matematiksel simetri ve geometrik hassasiyet sergiliyor.
Ayrıca şehri birbirine bağlayan tünellerdeki olağanüstü akustik özellikler, bir fısıltının kilometrelerce öteden duyulabilmesini mümkün kılıyor. Yapılan karbon testleri, yerleşimin M.Ö. 8000 civarında terk edildiğini ve bu uygarlığın Mezopotamya ya da Antik Mısır'dan çok daha önce var olduğunu ortaya koydu.
Son yıllarda elde edilen uydu görüntüleri, Sahra’nın bir zamanlar verimli ormanlar, nehirler ve göllerle kaplı olduğunu kanıtladı. Bu, bölgede gelişmiş bir uygarlığın yaşamış olabileceğini destekliyor. Daha önce keşfedilen kaya resimleri ve taş yapılarla birleşince, yeni bulunan şehir büyük bir medeniyetin merkezlerinden biri olabilir.
Bilim insanları şimdi şu sorunun peşinde: Bu şehir, kayıp bir teknolojinin eseri olabilir mi? Ve eğer öyleyse, insanlık tarihi sandığımızdan çok daha eski ve gelişmiş olabilir mi?
Bu büyüleyici keşif, geçmişin karanlık sırlarının geleceğin teknolojilerine yön verebileceğini bir kez daha hatırlatıyor.





