Bir Otobüs Koltuğu ve Bir Zeytin Dalı Tarihi Nasıl Değiştirir?

Bir otobüs koltuğunda başlayan sessiz isyan, tüm bir ırk ayrımcılığı rejimini yerle bir etti; şimdi Filistin’de zulme karşı yükselen küresel boykot hareketi, aynı tarihsel dönemeci zorluyor. Rosa Parks’ın 1955’te beyaz bir yolcuya “Yerimi vermeyeceğim” demesi, ABD’nin ırkçı yasalarını çökerten 381 günlük Montgomery Otobüs Boykotu’nu ateşlemişti. Bugün İsrail işgaline karşı büyüyen BDS (Boykot, Yatırım Çekme ve Yaptırım) kampanyası, o direnişin mirasını taşıyor: Ekonomiyi hedef alan şiddetsiz bir savaş ki, dünya devlerini diz çöktürüyor, işgalin finansmanını kesiyor ve Filistin’in özgürlük otobüsünü tarihin doğru tarafına sürmek için düğmeye basıyor.

Tarihin Dönüm Noktası: Rosa Parks ve Montgomery’nin Sessiz Devrimi

1 Aralık 1955’te, Montgomery’de terlikli bir terzi (Rosa Parks), beyaz bir yolcuya yerini vermeyi reddetti. Bu “Hayır”, 381 gün sürecek tarihin ilk kitlesel boykotunu ateşledi. Siyahlar, otobüsleri kullanmayarak şehrin ekonomisini felç etti: Şirket günlük 3.000 dolar kaybederken, ırkçı yasa mahkeme kararıyla devrildi. Boykot, sadece ulaşımı değil, ABD’nin adalet sistemini değiştirdi. Martin Luther King Jr., “Bastırılmışlar, artık korkmuyor” diyerek bu şiddetsiz direnişin gücünü tüm dünyaya haykırdı.

Boykotun Matematiği: Ekonomi, Siyaseti Nasıl Dize Getirir?

Montgomery’de halkın %75’ini oluşturan siyahlar, otobüslere binmeyerek şirketin gelirini %80 düşürdü. Yürüyerek, bisikletle ya da karaborsa taksilerle işe gidenler, beyaz otoriteyi ekonomik çöküşle tehdit etti. Sonuç? Anayasa Mahkemesi, otobüslerdeki ırk ayrımını “anayasaya aykırı” ilan etti. Bu zafer, sıradan insanların birleşik bir ekonomik direnişle, devlet politikalarını nasıl değiştirebileceğinin kanıtı oldu.

Filistin’de Zulme Karşı Küresel Boykot: Neden Şimdi Rosa Parks’ın Yolu?

Bugün Filistin halkı, Montgomery’nin 1955’teki çaresizliğini yaşıyor: İşgal, şiddet ve uluslararası sessizlik. BDS Hareketi (Filistin’e Karşı Boykot, Yatırım Çekme ve Yaptırım), tıpkı otobüs boykotu gibi, ekonomik baskıyla İsrail’i masaya oturtmayı hedefliyor. Üniversitelerden şirketlere, sanatçılardan belediyelere kadar yayılan kampanya, İsrail’e yatırım yapan dev firmaları geri çekilmeye zorluyor. Örneğin, Ben & Jerry’s işgal altındaki topraklarda dondurma satışını durdurdu; HSBC ise İsrail silah şirketi Elbit’le ilişkisini kesti.

Neden Her Alışveriş Fişiniz Bir Oy Kullanmaktır?

Filistin’e yönelik boykot, Montgomery’nin ruhunu taşıyor: Tüketici gücüyle zulmü finanse eden mekanizmaları kırmak. İsrail mallarını reddetmek, işgalle bağlantılı şirketlere yatırımı durdurmak ve kültürel iş birliklerini protesto etmek, uluslararası hukukun çiğnenmesine karşı şiddetsiz bir silah. BM verilerine göre, İsrail’in Batı Şeria’daki yasa dışı yerleşimleri, Avrupa ve ABD’li şirketlerin finansmanıyla büyüyor. Her satın alma tercihi, bu sisteme “onay” anlamına geliyor.

Montgomery’den Gazze’ye: Tarih Tekerrür mü Ediyor?

Rosa Parks’ın direnişi, kolektif eylemin diktaya karşı zaferiydi. Bugün Filistin’de çocuklar, otobüs değil okula gidemiyor; evleri bombalanıyor. Gazeteci Gideon Levy’nin dediği gibi: “İsrail'e ancak bedel ödetilirse değişir.” Boykot, bu bedeli dayatan küresel bir vicdan hareketi. Unutmayın: Montgomery’de otobüsler boşalınca zincirler kırıldı – Filistin’de market rafları boşalırsa, işgal de çöker.

Son Söz: Adaletin Tekerlekleri, Sizin Tükettiğiniz Her Şeyde Dönüyor!

Rosa Parks, “Artık yeter” diyerek tarihi değiştiren sıradan bir insandı. Bugün bir çikolata alırken, bir teknoloji markası seçerken ya da bir konser biletine “hayır” derken siz de Filistin’in özgürlük otobüsüne binebilirsiniz. Çünkü boykot yapılırsa, dünya düzeni değişir.

Muhabir: Sümeyra İçer