KÜLTÜR-SANAT

Tarihin İzinde: Türkiye'nin En Büyüleyici 4 Antik Kenti

Anadolu'nun tarihine ışık tutan Efes, Myra, Çatalhöyük ve Hattuşa antik kentlerini keşfedin. Bu kadim şehirlerin gizemli geçmişine doğru bir yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Abone Ol

Anadolu toprakları, binlerce yıllık medeniyetlerin izlerini taşıyan antik kentlerle dolu. Her biri ayrı bir zaman kapsülü olan bu şehirler, geçmişin şifrelerini çözmek isteyenler için adeta açık hava müzesi. Bu tarihi mirasları ziyaret etmek, sadece geçmişi değil, insanlığın evrimini de gözlemlemek anlamına geliyor.

Hazırsanız, çantanızı toplayın. Çünkü tarih sizi bekliyor! İşte Türkiye'nin en büyük ve en etkileyici antik kentleri;

1. Efes: Medeniyetlerin Kavşağında Yükselen Efsane

İzmir’in Selçuk ilçesinde yer alan Efes Antik Kenti, geçmişin ihtişamını günümüze taşıyor. Yaklaşık 80 km uzaklıktaki bu tarihi şehir, İZBAN, minibüs ya da trenle kolayca ulaşılabilir. Efes’in kökleri Cilalı Taş Devri’ne kadar uzanıyor. Antik çağda bir Luvi yerleşimi olan kent, daha sonra Attik ve İyon kolonistlerinin etkisiyle büyüyerek İyonya’nın en önemli şehirlerinden biri hâline geldi. Roma döneminde ise kültürel ve ticari bir merkez olarak altın çağını yaşadı. 2015’te UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmesi, bu tarihi değerin küresel anlamda da tescillenmesini sağladı.

2. Myra: Kaya Mezarlarının Gölgesinde Noel Baba'nın Ayak İzleri

Antalya’nın Demre ilçesinde yer alan Myra Antik Kenti, adını taşıdığı verimli ovanın ortasında yükseliyor. Şehri denize bağlayan antik kanal ve Andriake Limanı, geçmişteki deniz ticaretinin önemini gözler önüne seriyor. Özellikle kayalara oyulmuş mezarları ve Roma Dönemi tiyatrosuyla dikkat çeken Myra, Bizans döneminde ise Aziz Nikolaos Kilisesi ile öne çıktı. Strabon’a göre Likya Birliği'nin en büyük altı kentinden biri olan Myra, Likçe yazıtlar ve sikkelerle İ.Ö. 5. yüzyıldan beri tarih sahnesinde.

3. Çatalhöyük: Uygarlığın Doğduğu Topraklar

Konya’nın Çumra ilçesi sınırlarında yer alan Çatalhöyük, dünya tarihinin en eski yerleşimlerinden biri olarak kabul ediliyor. M.Ö. 7000’li yıllarda Neolitik Çağ’da kurulan bu yerleşim, zamanla Kalkolitik döneme geçişin de izlerini taşır. Doğu ve batı yönünde iki höyükten oluşan Çatalhöyük, avcı-toplayıcı topluluklardan yerleşik hayata geçiş sürecini anlamak için eşsiz bir kaynak. Evler birbirine bitişik inşa edilmiş ve sokaklar neredeyse yok denecek kadar dar; bu da dönemin sosyal yaşamına dair ilginç ipuçları sunuyor.

4. Hattuşa: Hititlerin Görkemli Başkenti

Çorum'un Boğazkale ilçesinde bulunan Hattuşa, Hitit İmparatorluğu’nun kalbinde yer alıyor. 1986 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren kent, anıtsal tapınakları, kral sarayları ve devasa surlarıyla hâlâ ayakta duruyor. İlk olarak Hattiler tarafından “Hattuş” adıyla kurulan kent, daha sonra Hitit egemenliği altında “Hattuşa” olarak anılmaya başlandı. I. Hattuşili'nin liderliğinde tekrar kurulan şehir, 400 yıl boyunca Anadolu’nun siyasi ve dini merkezi olarak varlığını sürdürdü.