Yerin altında yüzyıllar boyunca saklı kalmış hikâyeler, Anadolu’nun antik yeraltı şehirleriyle tekrar hayat buluyor. Türkiye’nin dört bir yanına yayılmış bu etkileyici yapılar, farklı medeniyetlerin izlerini taşırken, her biri ayrı bir dönemin yaşam biçimine ve mimarisine ışık tutuyor. Aksaray’dan Kars’a, Adıyaman’dan Kayseri ve Kırşehir’e kadar uzanan bu beş antik şehir, hem tarih tutkunlarının hem de macera arayan gezginlerin gözdesi olma yolunda ilerliyor.

1. Kapadokya'nın Derinliklerinde Bir Kervansaray: Gaziemir Yeraltı Şehri

2006 yılında tesadüfen keşfedilen Gaziemir Yeraltı Şehri, Kapadokya'nın klasik savunma amaçlı yapılarından çok farklı olarak konaklama amacıyla inşa edilmesiyle dikkat çekiyor. Yaklaşık 6 ay süren temizlik çalışmalarının ardından 2007 yılında ziyarete açılan bu yer altı kompleksi, dünyada ilk defa kervansaray olarak kullanılan yer altı şehri olma özelliğine sahip.

Şehrin içerisinde iki kilise, büyük bir şırahane, şarap küpleri, tandırlar, mutfaklar ve hamamlar yer alıyor. Girişinde Hitit taş işçiliğinin izlerini taşıyan 10 metrelik taş bindirme koridoruyla başlıyor ve yukarısı açık bir avluya çıkılıyor. Bizans dönemine ait sikkelerle zenginleşen bu yapı, hem yaşam alanı hem de savunma sığınağı olarak planlanmış.

2. Ani'de Taşa Kazınan Medeniyet: Ani Mağaraları ve Örenyeri

Kars iline bağlı Ani Örenyeri, 540 hektarlık devasa bir alanı kapsayan ve yaklaşık bin yıl boyunca kesintisiz yerleşime ev sahipliği yapmış olan bir ticaret şehriydi. Arpaçay Nehri’nin kıyısında yer alan bu antik kent, İpek Yolu üzerinde stratejik bir durak olmuş, Orta Çağ’da ise 20.000’e yakın nüfusa ulaşmış.

Kilise, cami, saray, kervansaray, hamam gibi yapılarla zenginleşen Ani, 2016’da UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmiştir. Aynı zamanda bölgedeki doğal güzellikler ve kaya resimleri, Ani’yi kültür, inanç ve yayla turizmi açısından eşsiz kılmaktadır.

3. Adıyaman’ın Yeraltındaki Kalbi: Dulkadirli Yeraltı Şehri

Kırşehir yakınlarında bulunan Dulkadirli Yeraltı Şehri, mimarisiyle Selçuklu döneminin kervansaraylarını andırıyor. Girişinde 22 metrelik bir tünel yer alıyor ve 30x50 metrelik üstü açık büyük bir avluya açılıyor. Bu yapının en dikkat çekici özelliklerinden biri, galerilerdeki yuvarlak kemer kapılarını kapatan taş kütleler ve küçük bir ibadethane olması.

Yer altı şehrinin sadece 130 metre doğusunda bulunan iki avlulu başka bir yerleşim, bu kompleksin aslında çok daha büyük bir yapının parçası olduğunu gösteriyor.

4. Sinan’ın Memleketinde Zamanın İzleri: Ağırnas Yeraltı Şehri

Mimar Sinan’ın doğduğu yer olan Kayseri Ağırnas, binlerce yıllık geçmişiyle öne çıkıyor. Milattan önce inşa edilen yapılarla birlikte özellikle M.S. 1-13. yüzyıllar arasında aktif olarak kullanılan Ağırnas Yeraltı Şehri, dehlizleri, salonları ve ibadet alanlarıyla keşfedilmeye devam ediyor.

16. ve 17. yüzyılda burada dokunan kumaşların İngiltere’ye kadar ihraç edildiği biliniyor. El sanatları, taş işçiliği ve mimari becerilerle tanınan Ağırnas halkı, bu mirası yer altı yapılarında da yaşatmış.

5. Gizemli Koridorlar Diyarı: Mucur Yeraltı Şehri

Kırşehir’in Mucur ilçesinde bulunan bu yeraltı şehri, Roma döneminden itibaren özellikle Hristiyan toplulukların sığınma amacıyla kullandığı bir yapı olarak ortaya çıkıyor. Bugün 42 odası ziyarete açık olan şehirde, su ve erzak küpleri, ibadet nişleri, ve savunma amaçlı dar koridorlar bulunuyor.

Koridorlardaki kilit taşları ve havalandırma bacaları, bu yerleşimin ne kadar sistematik ve güvenli biçimde tasarlandığını gözler önüne seriyor. Mevcut kısmın yalnızca bir bölümü açığa çıkarılmış olsa da, çok daha büyük bir yerleşimin ipuçları bulunmuş durumda.

Tarihin Altındaki Sessiz Tanıklar

Türkiye’nin yer altı şehirleri, sadece tarihî yapılar değil; aynı zamanda binlerce yıllık yaşanmışlıkların, kaçışların, inançların ve ticaret yollarının izlerini taşıyan canlı tarih sayfalarıdır. Bu yapılar, günümüz insanını geçmişin derinliklerine davet ederken, keşfedilmeyi bekleyen nice sırrı da içinde barındırıyor.

Muhabir: Merve Kiraz