Antik Mısır’ın en tanınan yüzlerinden biri olan Kraliçe Nefertiti, yalnızca güzelliğiyle değil, döneminin en büyük dönüşüm hareketlerinden birinin öncüsü olarak da hafızalara kazındı. Adı “güzel olan geldi” anlamına gelen Nefertiti, M.Ö. 14. yüzyılda, 18. Hanedanlık döneminde hüküm süren Firavun Akhenaton’un eşi olarak tarih sahnesine çıktı.

Akhenaton ile birlikte, geleneksel çok tanrılı Mısır inancına karşı radikal bir adım atan Nefertiti, güneş tanrısı Aton’u tek ilahi güç olarak tanıtan dini reformlara öncülük etti. Bu yeni anlayışla birlikte Mısır’ın başkenti de Akhetaton’a (bugünkü Amarna) taşındı. Dönemin sanat eserlerinde Nefertiti, yalnızca bir eş değil, dini törenlere aktif olarak katılan ve siyasi kararlarda söz sahibi olan bir lider olarak resmedildi.

1912 yılında Amarna’da keşfedilen ünlü Nefertiti büstü, zarif detayları ve dengeli estetiğiyle sadece bir sanat harikası değil, aynı zamanda bu güçlü kadının tarih boyunca nasıl algılandığını da gözler önüne seriyor. Büst, Berlin’deki Neues Müzesi’nde sergilendiği günden bu yana milyonlarca ziyaretçiyi büyülemeye devam ediyor.

Ancak Nefertiti’nin yaşamı kadar ölümü de gizemini koruyor. Bazı tarihçiler, Akhenaton’un ölümünden sonra onun firavun unvanını alarak Mısır’ı yönettiğini savunurken, bazı kaynaklar onun ani bir şekilde ortadan kaybolduğunu öne sürüyor.

Bugün bile Nefertiti’nin adı, yalnızca Antik Mısır’la değil, kadın liderliğin, zarafetin ve değişimin evrensel simgesi olarak anılıyor. Mirası, binlerce yıl sonra dahi geçmişe ışık tutmaya devam ediyor.

Muhabir: Merve Kiraz