Günlük yaşamın vazgeçilmez tatlarından biri olan şeker, aşırı tüketildiğinde ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Son yıllarda yapılan araştırmalar, özellikle işlenmiş ve rafine şekerin; obezite, diyabet, kalp-damar hastalıkları, karaciğer yağlanması ve hatta bazı kanser türleriyle doğrudan ilişkili olduğunu ortaya koyuyor.
Beslenme uzmanları, Türkiye’de kişi başı şeker tüketiminin Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği miktarın çok üzerinde olduğunu belirtiyor. Özellikle hazır gıdalar, paketli ürünler, gazlı içecekler ve tatlılar; farkında olmadan günlük şeker alımını katlıyor.
“Bağımlılık yapıcı etkisi göz ardı edilmemeli”
Endokrinoloji uzmanları, şekerin sadece fiziksel değil, psikolojik bağımlılık da yaratabileceğini söylüyor. Şeker tüketimi arttıkça, vücudun daha fazla şeker istemesiyle bir kısır döngü başlıyor. Bu durum, uzun vadede insülin direnci, tip 2 diyabet ve metabolik sendrom gibi ciddi sağlık problemlerine zemin hazırlıyor.
Çocuklarda erken yaşta alışkanlık oluşuyor
Uzmanlar, özellikle çocukların şekerli gıdalara erken yaşta maruz kalmasının ileriki yaşamda beslenme alışkanlıklarını olumsuz etkilediğini belirtiyor. Okul kantinlerinden market raflarına kadar her yerde karşılarına çıkan tatlı ve şekerli atıştırmalıklar, çocukların sağlığını tehdit ediyor.
Ne kadar şeker fazla?
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre yetişkin bir bireyin günlük şeker tüketimi, toplam enerji alımının %10’unu geçmemeli. Bu miktarın ideal olanı ise %5’in altında tutulması. Ancak Türkiye’de bu oranın bazı gruplarda %15’lere kadar çıktığı tahmin ediliyor.
“Etiketleri okuyun, gizli şekere dikkat”
Uzmanlar, vatandaşları özellikle hazır ürünlerin etiketlerini okumaya çağırıyor. “Şeker” ismiyle anılmasa da; glikoz şurubu, fruktoz, dekstroz, sakkaroz gibi onlarca farklı isim altında gizlenen şeker türevleri, ürünlerin içerik listesinde yer alıyor.