BİLİM VE TEKNOLOJİ

Uzayın Şifreleri Çözülüyor: Bilim, Yerçekimsiz Ortamda Sınırları Zorluyor

Türkiye’nin uzaydaki ilk iki astronotu Alper Gezeravcı ve Tuva Cihangir Atasever, Uluslararası Uzay İstasyonu ve yörünge altı uçuşlarda toplamda 20 bilimsel deney gerçekleştirdi. Peki bu deneyler neden önemli? Uzay araştırmaları insanlığa nasıl katkı sağlıyor?

Abone Ol

Türkiye’nin uzaya çıkan ilk astronotu Alper Gezeravcı, Uluslararası Uzay İstasyonu’nda (UUİ) 13 bilimsel deney gerçekleştirdi. İkinci astronotumuz Tuva Cihangir Atasever ise yörünge altı uçuşunda mikro yerçekimi koşullarında 7 deney yaptı. Her iki görev de, uzay araştırmalarının bilim ve teknolojiye sunduğu katkılara önemli veriler ekledi.

Binlerce yıl önce gökyüzüne duyulan merakla başlayan uzay çalışmaları, bugün insanlık için büyük bilimsel ve teknolojik kazanımlara dönüşmüş durumda. Uzay araştırmaları sayesinde yalnızca uzayın sırları değil; tıp, enerji, iletişim ve malzeme bilimi gibi pek çok alandaki sorunlar da daha iyi anlaşılır hâle geldi. Gelişmiş iletişim teknolojileri, GPS sistemleri, bulut bilişim ve hatta günlük kullandığımız cep telefonları bu çalışmaların birer sonucu.

Mikro Yerçekiminin Gücü

UUİ, Dünya yüzeyinden yaklaşık 400 km yüksekte ve saatte yaklaşık 28.000 km hızla hareket ediyor. Bu özel konumu sayesinde, istasyon içindeki laboratuvarlar mikro yerçekimi ortamı sunarak benzersiz bilimsel deneylere olanak sağlıyor. Bu ortamda; erime, kaynama, sıvı-gaz ayrımı ve protein kristalizasyonu gibi süreçler Dünya’dakinden farklı şekilde gerçekleşiyor. Örneğin bir mumun alevi, mikro yerçekiminde küresel biçim alıyor.

Bugüne kadar UUİ’de enerji, tıp, botanik, tekstil ve malzeme bilimi gibi alanlarda 3.000’den fazla deney yapıldı. Bu deneyler, insan sağlığından ileri teknolojilere kadar birçok yeniliğin temelini oluşturuyor.

Uzaydan Gelen Bilimsel Katkılar

2001 yılında yapılan bir plazma deneyinden elde edilen bilgilerle, günümüzde enfeksiyon tedavisi için taşınabilir soğuk plazma cihazları geliştirildi. Uzayda yapılan protein kristalizasyonu deneyleri ise kanser ve diş eti hastalıklarıyla mücadeleye katkı sağladı.

Ayrıca tek yumurta ikizi olan bir astronotun uzayda geçirdiği bir yıl boyunca vücudunda oluşan değişimlerin incelenmesiyle, bazı kök hücrelerin uzayda daha hızlı büyüdüğü anlaşıldı. Bu bulgu kalp krizi gibi hastalıkların tedavisine ışık tuttu. Astronotlarda görülen kas ve kemik kaybı üzerine yapılan çalışmalar ise osteoporozla mücadelede yeni yöntemler sunuyor.

Kuantumdan Kozmosa

Maddenin beşinci hâli olan Bose-Einstein Yoğunlaşmaları gibi Dünya’da oluşturulması zor deneyler, uzayda daha elverişli koşullarda yapılabiliyor. Bu sayede maddenin kuantum düzeyde davranışı daha detaylı incelenebiliyor.

Ayrıca UUİ’de görev yapan Alfa Manyetik Spektrometresi ile uzaydan gelen 100 milyardan fazla kozmik parçacık analiz edildi. Bu cihaz, evrendeki temel yapı taşlarını inceleyerek fizik ve astrofizik alanlarında çığır açan verilere ulaştı.

Türkiye Uzayda Söz Sahibi Oluyor

İkinci Türk astronot Tuva Cihangir Atasever’in gerçekleştirdiği 7 deney, yörünge altı mikro yerçekimi koşullarında yapıldı. Bu çalışmalar; uzay tıbbı, malzeme bilimleri ve biyoteknoloji gibi alanlarda Türkiye’nin katkı sağladığı ilk adımlardan biri olarak kayıtlara geçti.

Uzayda yapılan deneyler, insanlık için sağlık, teknoloji ve evrenin anlaşılması adına yeni kapılar aralamaya devam ediyor. Türkiye de bu bilimsel serüvene katkı sunarak uzay araştırmalarında aktif bir rol üstleniyor.