Uzay denildiğinde akla ilk gelenlerden biri, elbette, muazzam soğukluk. Peki, gerçekten neden uzay bu kadar soğuk? Uzayın soğukluğu, aslında içerdiği boşluk ve parçacıkların azlığı ile yakından ilgili.

Dünya’da bizler, çevremizdeki havanın, nesnelerin ısıyı vücudumuza aktarmasıyla sıcaklık hissederiz. Bu ısı aktarımı, iki temel yöntemle gerçekleşir: iletim ve konveksiyon. İletim, ısının bir madde üzerinden diğerine doğrudan temasla geçmesi; konveksiyon ise hava veya sıvı moleküllerinin hareketiyle ısının taşınmasıdır. Ancak, uzayda bu yöntemler neredeyse işlemiyor çünkü hava, gaz veya katı madde yok denecek kadar az.

Uzaydaki parçacık yoğunluğu öylesine düşük ki, ısıyı taşıyacak ya da iletecek molekül neredeyse bulunmuyor. Bu yüzden ısı iletimi ve konveksiyon hemen hemen yok sayılabilir. Uzayda ısı sadece radyasyon yoluyla, yani enerjinin elektromanyetik dalgalar şeklinde yayılmasıyla taşınabilir.

Güneş, uzaya güçlü bir enerji kaynağıdır ve bu enerji ışık ve ısı olarak yayılır. Uzayda doğrudan Güneş ışığına maruz kalındığında, o bölge çok yüksek sıcaklıklara ulaşabilir. Astronotların uzay giysilerinin özel koruyucu malzemelerle donatılmasının nedeni de budur: Güneş ışınları altında ciddi bir ısıya maruz kalmak mümkündür.

Fakat uzayda gölgede kalırsanız veya yıldızlardan çok uzak bir noktada bulunuyorsanız, ısının size ulaşmasını sağlayacak bir ortam yoktur. Bu durumda sıcaklık hızla düşer, yüzlerce derece sıfırın altına iner ve uzay adeta buz keser.

Özetle, uzay soğuktur çünkü ısıyı taşıyacak ya da tutacak neredeyse hiçbir madde yoktur. Isı, dünyada olduğu gibi havadaki moleküller veya nesneler aracılığıyla vücuda aktarılmaz. Bu nedenle, yıldızlararası boşluk bir ısı kaynağı olmadan soğuk ve donuk bir ortam sunar.

Uzayın sıcaklığı ve ısı transferi konusundaki bu temel bilgiler, evrenin yapısını anlamamızda kritik öneme sahip. Hem bilim insanlarının hem de uzay seyahatine merak duyanların ilgisini çeken bu konu, daha büyük kozmik sırların kapısını aralıyor.

Muhabir: Merve Kiraz