Christopher Nolan’ın Yıldızlararası filmi, zamanda yolculuk konusundaki klasik kuralları altüst ediyor. Filmin bilim kurgu mantığı, zamanın dinamik mi yoksa paralel evrenlerle mi işlediğini sorgulatıyor.
Bilim kurgu sinemasının efsanelerinden Yıldızlararası, izleyicilerini zaman yolculuğu kavramıyla adeta büyülüyor. Peki, filmde zaman yolculuğu hangi senaryoya dayanıyor?
Zaman yolculuğu kuramları sinemada genellikle üç ana kategoride işleniyor:
-
Zaman statiktir: Geçmiş değiştirilemez, her şey önceden belirlenmiştir.
-
Zaman dinamiktir: Geçmişte yapılan değişiklikler geleceği etkiler, paradokslar kaçınılmazdır.
-
Zaman statiktir ama paralel evrenler vardır: Geçmişe yapılan müdahale yeni bir zaman çizgisi yaratır, orijinal zaman çizgisi etkilenmez.
Yıldızlararası’na bakıldığında film, zaman statik ama paralel evrenler konseptine yakın bir yol izliyor. Cooper’ın Kara Delik ve tesseract içerisindeki yolculuğu, geçmişteki olaylara doğrudan müdahale etmesine izin verirken, aslında bu müdahale farklı bir zaman boyutunda etkili oluyor. Böylece hem geçmiş değişiyor gibi görünüyor hem de kendi zaman çizgisi korunuyor.
Film, izleyiciye sadece fiziksel değil, mantıksal bir şok da yaşatıyor: Geçmişe müdahale eden bir kahraman, zamanı manipüle edebiliyor, ama bu manipülasyon “tek bir zaman çizgisi” paradoksunu yaratmadan gerçekleşiyor.
Sonuç olarak, Yıldızlararası zaman yolculuğu konsepti, klasik “Terminatör” ve “Geleceğe Dönüş” mantıklarının ötesine geçerek izleyiciyi hem hayrete düşürüyor hem de zamanın ne kadar esnek bir kavram olabileceğini düşündürtüyor.