Albert Einstein’ın 1905’te ortaya koyduğu Özel Görelilik Kuramı’na göre zaman, herkes için aynı hızda akmaz. Eğer çok yüksek hızlarda hareket ederseniz, zaman sizin için daha yavaş akar. Daha sonra geliştirdiği Genel Görelilik Kuramı ise, güçlü yerçekimi alanlarının da zamanı yavaşlattığını ortaya koyar.
Bu fikirler sadece teoride kalmadı. Bugün Dünya’nın yörüngesindeki GPS uydularının saatleri, Dünya’daki saatlerden farklı çalışıyor. Çünkü bu uydular hem yüksek hızla hareket ediyor hem de daha zayıf bir yerçekimi etkisinde kalıyor. Bu farklar düzeltilmezse, GPS sistemleri doğru çalışmıyor.
Einstein’ın zaman anlayışı, popüler kültürde de yankı buldu. Özellikle Interstellar filminde, kara delik yakınında geçen bir saat, Dünya’da yedi yıla denk geliyor. Bu sahne, Nobel ödüllü fizikçi Kip Thorne’un danışmanlığında, bilimsel gerçekliğe uygun şekilde tasarlandı.
Bu bilgiler bize şunu gösteriyor: Zaman, sabit değil. Kütle, hız ve yerçekimi gibi faktörlere bağlı olarak esneyebiliyor. Belki bir gün, çok hızlı uzay yolculuklarıyla “geleceğe gitmek” mümkün olacak.
Bilim kurgu, artık sadece hayal değil.