.

Gözünü aç bak dağlara, engin denizlere…
Ağaçlara bak, kuş seslerine kulak ver… Duyan sen, gören sen, hisseden sensin.
Sen ufacık bir et parçası; ama o değilsin!
Bir dünyasın, “arş” sın ama “o” değilsin!
Uzadıkça uzayan, büyüdükçe büyüyen, kâinatı kaplayan, sonsuzluğa yayılan minicik bir ışık huzmesi desem sana kalbim?
Bir anda okyanuslara, kıtalaraulaşan, Kâbe’yi dolaşan, Ravza’ da buluşan, kat kat semayı aşan, “Sevgili” ye kavuşan kalbim!
Sen ne büyüksün ki!
Hani ufacık bir et parçasıyken öyle mi?
Hele bir bak kendine…
İyi bak…
Ey “Eşref-i mahlûkat”…
Hazine sen, halife sen, sultan sen…
Dünya sensin.
“Kâinat sensin” desem bana “hadi oradan” demezsin demi?
Ah kalbim! Hadi:
-Bir daha “Hayy” de.
Kriz çıkarma… Yetim koma dünyadan!
Bu güzel dünyadan…
Dağlar, taşlar, sular, ağaçlar, kuşlar, çocuklar, analar, babalar, dostlar, hatıralar varken… Biraz daha dayan.
“Ya Hayy” de kalbim.
Biraz daha sevgili kalbim…
Biraz daha…