Erzincanlıların yakından tanıdığı, sevip saydığı bir ulu çınarı daha kaybettik. Nuri Atalay da bu fani dünyadan göçüp gitti.
 
96 Yıllık ömür çizgisinde hep iyilik, güzellik, hoşgörü yardımseverlik, dürüstlük, çalışkanlık gibi üstün vasıflarından hiç taviz vermemiş, inançlı bir hemşehriydi Nuri Atalay…
 
Ben kendisini 1942’lerde ilk mektebe gittiğim yıllarda tanımıştım. Trabzon Caddesi üzerindeki İnönü İlkokulu’nun karşısında “Karadeniz Bakkaliyesi” vardı. Nuri Atalay, babası ile birlikte genelde dükkanda olurdu. Benim gibi, İnönü İlkokulu’nun öğrencilerinin çoğu tam karşıdaki bu dükkandan dosya kağıdı alırdık. Bir kuruşa, iki veya üç dosya kağıdı aldığımızı hatırlıyorum.
 
Deprem sonrasının zor koşullarında, yoksul, felaketzede insanların ihtiyaçlarını karışladıkları üç-beş işyerinden biriydi Karadeniz Bakkaliyesi…
 
Daha sonra yeni şehir yapılanmaya başlayınca Nuri Bey, şimdiki Halitpaşa Caddesi’nde, gıda maddesi üzerine yeni bir işyeri açmıştı. Nitekim, yıllar önce bu işyerini kapatıp kendisini emekli etmişti.
 
Ne var ki, Nuri Atalay boş durmadı. Erzincan’da ekonomik ve sosyal hayatın içinde oldu hep… Üretime dayalı ortak girişimlere katıldı. Hayır derneklerinde aktif görevler aldı. Kendisi ile dostluğumuz vardı…
 
Önceki yıllarda ebediyete intikal eden, Dr. Fuzuli Seçer, Vehbi Kondu ve Nuri Atalay, aynı çizgideki hemşehrilerimizdi. İyilikten başka bir şey düşünmeyen, hayatlarında kimseyi incitmeyen, kul hakkına azami itinayı gösteren örnek insanlardı onlar…
 
Belki de aynı çizgideki hayatları dolayısıyladır ki bu üç dost, genelde birbirleri ile sıkı bir arkadaştı…
 
Ama artık bu değerli büyüklerimiz yok. Her fani gibi göçüp gittiler bu dünyadan… Arkalarında bir hoş sada bırakarak…
 
Nuri Bey Amca’ya Allah’tan rahmet, aile efradına yakınlarına başsağlığı diliyorum…
 
Cahit Sıtkı Tarancı ne veciz şekilde ifade etmiş :
 
Neylersin ölüm herkesin başında,
Uyudun, uyanmadın olacak
Kim bilir nerede, nasıl kaç yaşında,
Bir namazlık saltanatın olacak
Taht misali o musalla taşında…