Erzincanımız Birinci Dünya savaşı sırasında Doğu bölgesindeki birçok yöre ile birlikte düşman işgaline uğramıştı.

        1916 yılının ilk haftasındaki Rus işgali; 13 Şubat 1918 de ordu birlikleri ve milis kuvvetlerinin Erzincana girmesi ile sona ermiştir.

        İşgal yıllarında özellikle Ermenilerin Erzincan halkına yaptığı mezalimi, bizler işgal sırasında Erzincan’da kalan büyüklerimizden dinleşimizdir. Ayrıca Ermeniler’in Erzincan’da ve doğu illerinde yaptıkları mezalim, tarihçilerin bu konudaki araştırmalarının yer aldığı kitaplarda anlatılmaktadır.  İşgalcilerin,  mazlum Erzincan halkına yaptıkları türlü işgenceler Erzincan’dan çekilmek zorunda kaldıkları güne kadar devam etmiştir. Eğer kurtuluş gerçekleşmeseydi, çok sayıda Erzincanlı, kapatıldıkları binalarda, Ermeniler tarafından yakılacaktı.

        Erzincan’ın işgalden kurtulmasında ve kurtarma harekatının bölgede sürdürülmesinde; “Doğunun Fatih’i” olarak tanımlanan, o sırada Kur. Alb. Olan Kazım Karabekir Komutasındaki 1. Kolordu ile 5. Kafkas Kolordusu ve 2. Kafkas Kolordusu görev almıştır. Binbaşı Halit Komutasındaki milis kuvvetleri, kurtarma harekatına, şehrin güney kesiminden Fırat’ı geçerek iştirak etmişlerdir.

        Sonraki yıllarda Erzincan’ı ziyaret eden Kazım Karabekir Paşaya, Mutasarıf   ve Belediye Başkanının imzası ile Belediye Meclisi tarafından Fahri hemşehrilik payesi verilmiştir. Karabekir Paşanın kendisine sunulan fahri hemşerilik  dolayısı ile Erzincan halkına hitaben gönderdiği, 21 Eylül 1923 tarihli yazıda şöyle denilmiştir:

        “Çok sevdiğim Erzincan’ın hemşehrisi olmakla, şerefyabım.

Vatanımızın diğer kısımları ile birlikte, Erzincan’ımızın da refah ve saadeti için bütün gücümle çalışacağıma müsaede etmesini Cenab-ı Hak’tan diler teşekkürlerimin kabulünü rica ederim, muhterem hemşerilerim.”

İşgal sırasında Erzincan’dan göç edemeyen insanların katlanmak zorunda kaldıkları acılar kadar, işgal dolayısı ile Erzincan’dan göç edenlerin yollarda çektiği eziyetide bizzat göç edenlerden dinlemişizdir.

SEFERBERLİK

Rahmetli annem anlatmıştı:

13 yaşındaydım gavur geliyor diye çok sayıda aile gibi benim ailemde evimizi barkımızı terk edip yollara düştük. Şehirden ve köylerden binlerce insanın oluşturduğu barhanalarda (kafilelerde) at arabası, kağnısı olanlar çoğu yiyecek olmak üzere zaruri saydıkları bir kısım eşyaları yanlarına almıştı. Ama diğerleri yaya olarak dağ bayır aşarak daha güvenli yörelere yönelmişti.

Yollarda açlıktan yorgunluktan ölenler yiyecek bulamadıkları için ot yiyenleri gördük. Bir ay süren yolculuktan sonra kafile Zara’ya ulaşabildi. Aramızda yaşlılar, hastalar,  çocuklar bulunduğundan sık sık konaklamak dinlenmek gerekiyordu. Fakat kendimize uygun bir yer yerleşim yeri bulabilmek için yola devam ettik. 2 aylık bir yürüyüşten sonra Tokat’ın Zile ilçesinde yerleşmeye karar verildi. Zile’de iki yıl kaldıktan sonra gidişte olduğu gibi dönüşte de meşakkatli bir yolculuktan sonra Erzincan’a döndük.”

Günümüzde; TV ekranlarında Suriyeli sığınmacıları, çoluk çocuk, ellerinde taşıyabildikleri kadar eşyaları ile yollarda gördükçe, Erzincan insanının işgalden kaçışları gözümün önüne geldi.

Erzincan’ın işgalden kurtuluşunun 98 yılı, Valilik, Belediye ve diğer sivil toplum örgütlerinin hazırladığı program çerçevesinde kutlanacak.

Erzincanın düşman işgalinden kurtarılması harekatında canlarını veren, aziz şehitlerimizi saygı ile anıyor. Allahtan rahmet diliyoruz.