İnsanlar yeni teknolojilere, yeni kolaylıklara, rahata kavuştukça, risklerini de beraberinde getiriyor. Ne kadar hoş ve güzel gözükse de sadeliği, birlikteliği, ananeleri özlüyor ve eski yaşantı kesitlerinden dinledikçe dönülmez yolun henüz başındayken ve çaresizliğimizi anlarken sadece bir heyhat diyebiliyoruz.
Evvelce binaların asansör daireleri yoktu çünkü böyle çok katlar yoktu. Evvelce ev, araba ve lüks eşyalar almak için kredi alımları, ödeme korkuları yoktu, evvelce genişleme adına köylerin arazileri ellerinden alınmıyordu, sokaklara salınan çocuklarımız için endişelerimiz yoktu. Daha çok kazanmak için başkalarını mağdur etmiyorduk, helal ve haram kazanç korularımız vardı.
Geçenlerde yine bir asansör kazasında 10 işçinin öldüğünü haberlerden izledik. Ben her asansör korku tüneline bindikçe içimi korku sarıyor tutunma kolundan tutuyorum. Geçen yıllarda ve aylarda olduğu gibi geçen yılda 304 kişinin öldüğü kömür faciasını yaşadık. Her bir maden işçisi korku tünellerinden bir galeriden diğer bir galeriye geçtikçe acaba sağ çıkarmıyım diyerek her seferinde ardına bakarak yüreğinden bir şeyler kopuyor.
Eşini ve çocuklarını memnun etmek için köle olan bir aile reisi, varını yoğunu harcarken ve onlar sefa sürerken kendisi borç ve kredi tünellerinde nefes nefese kalmaktadır. Gün geçtikçe gençler arasında ahlaki unsurların bozulduğu, inançların ve saygının yok olma noktasına geldiği günümüzde büyükler çareler ararken geleceklerine endişe ve korkuyla bakmaktadır.
Asker olanlar, güvenlikçi olanlar veya ağır bir işçi olarak çalışan insanlar her gün bir korku tünelinden, yakınları da ömürleri endişeyle beklemekle geçmektedir. Bir yere yolculuk yaparken yine bir korku tünelinden geçersiniz. Büyüklere saygı ve hürmetsizliğin bir tezahürü olarak yeni evlenen bütün çiftler büyükleri istememekte ve ne kadar fevkalade olursa olsun ayrı evleri tercih etmektedirler. Bütün bu rahat yaşantıların ardından huzursuzluk, tartışma ve boşanma tünellerinde henüz baharında ki geçler bocalamaktadırlar.
Gün geçtikçe toprağın üzerini kaplayan beton ve asfalt kaplamalar, yok edilen bağlar tarlalar, ormanlar, hormonlu gıdalar, elastiki kaplamalar, baz istasyonları, elektronik dalgalar her gün bir yerden bir patlak çıkarmaktadır. Her an bir hastalığa muzdarip olacağımız korku tünelleri. 
Korku tünellerinden geçerken hastalar, cinnetler, cinayetler, kazazedeler, hırsızlar ve dalkavuklar karşınıza çıkar. Peygamber Efendimizin bir hadisi şeriflerinde şöyle buyrulmuştur. ‘’Ahir zamanda öyle bir devir gelecek ki, filan memlekette doğru bir insan varmış.’’ Acaba çok mu yaklaştık diyorum.
İfrat noktasında düşüncesizce harcamalarımız keza başkalarına gizli içimizde ayan, günah ve kusurlarımızın vebali bir gün bizi korku tünellerinin kucağına atacaktır.