Osmanlı’nın son dönemine damga vuran Enver Paşa'nın naaşı, 1922'de Tacikistan’da hayatını kaybetmesinden tam 74 yıl sonra İstanbul’a getirildi. Ancak bu süreçte yaşananlar, adeta bir tarihi romanı andırıyor.

Enver Paşa, 4 Ağustos 1922’de, Tacikistan’ın Belcivan bölgesindeki Çegan Tepesi’nde Sovyet Kızıl Ordusu ile girdiği yakın muharebede göğsünden vurularak şehit düştü. O dönem Buhara Emirliği topraklarında yer alan bu bölgede, Enver Paşa'nın naaşı yerel halk tarafından defnedildi.

Sovyet rejimi, dönemin ideolojik baskısıyla tarihi ve dini figürlerin izlerini silmeye çalışırken, Enver Paşa’nın mezarı da tehdit altındaydı. Bu tehlikeyi fark eden yerli halktan bir Özbek ailesi, mezarın yerini büyük bir gizlilik içinde korumaya karar verdi.

Tam 74 yıl boyunca bu aile, Enver Paşa’nın mezarını gizli tuttu. Mezarlığın yeri yalnızca birkaç kişi tarafından biliniyordu ve bu bilgi, kuşaktan kuşağa aktarılırken büyük bir sorumlulukla taşındı. Sovyetlerin çöküşü ve Orta Asya’da siyasi ortamın değişmesiyle birlikte, bu tarihi emanet gün yüzüne çıktı.

3 Ağustos 1996 tarihinde, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve Başbakanı Necmettin Erbakan’ın girişimiyle Enver Paşa’nın naaşı Türkiye’ye getirildi. İstanbul Şişli’deki Hürriyet-i Ebediye Tepesi’nde düzenlenen devlet töreniyle toprağa verildi.

Bu tarihi süreç, sadece bir naaşın yolculuğu değil; aynı zamanda bir milletin tarihine, kahramanlarına ve hafızasına duyduğu vefanın sessiz bir destanıdır.

Muhabir: Merve Kiraz