Erzincan – Kemah yolu üzerinde, Karasu Nehri’nin hırçın sularını aşan taş bir yapı…
Acemoğlu Köprüsü, yüzyıllardır yalnızca bir geçit değil; acıların, hatıraların ve medeniyetlerin sessiz tanığı.

Roma’dan Selçuklu’ya, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e kadar nice uygarlığın izlerini taşıyan köprü, Karasu Nehri’nin iki yakasını birbirine bağlamaya hâlâ devam ediyor. Ancak bu köprünün taşlarına kazınmış bir acı hikâye de var.

22 Nisan 1996 günü, öğle saatlerinde Üçüncü Ordu Komutanlığı’na bağlı devriye aracı, Acemoğlu Köprüsü üzerinden geçerken nehre uçtu. Araçta bulunan 14 asker şehit oldu. Günlerce süren arama çalışmalarına rağmen bazı şehitlerin naaşlarına ulaşılamadı. O günden sonra bu köprü, sadece bir geçit değil, bir yas mekânı haline geldi.

Acılı ailelerin evlatlarına veda edemediği o trajik olayın ardından, köprünün hemen yanı başına Şehitler Anıtı inşa edildi. Bugün ziyaretçiler, köprüden geçerken yalnızca tarihî taşları değil, o taşlara sinmiş sessiz duaları da hissediyor.

Kesme taştan yapılmış, tek gözlü ve sade bir mimariye sahip olan Acemoğlu Köprüsü’nün ne zaman yapıldığı tam olarak bilinmiyor. Ancak tarihî önemi dolayısıyla, 14 Mart 1980 tarihinde Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından tescillenerek “Taşınmaz Kültür Varlığı” olarak koruma altına alındı.

Bugün hâlâ aktif şekilde kullanılan köprü, sadece Erzincan’ın değil, tüm Anadolu’nun kültürel mirasının canlı bir parçası.
Zamanın yıpratıcı gücüne meydan okuyan bu yapı, hem geçmişin hüznünü hem de Anadolu insanının direncini simgeliyor.

Muhabir: Merve Kiraz