Yapılan araştırmalar, annelerin karşılaştığı kronik zihinsel yükün sadece bir yorgunluk hali olmadığını, beyinde kalıcı yapısal değişikliklere yol açtığını ortaya koyuyor. Günde ortalama 400 defadan fazla rahatsız edilen bir annenin beyni, dinlenmeye değil, sürekli bir "yapılacaklar listesi" oluşturmaya programlanıyor. Uzmanlar, bu durumun bir bunalma değil, nörolojik bir aşırı yüklenme olduğunu belirtiyor.

Anne olmak, sonsuz bir sevgi ve fedakârlık döngüsü gibi görünse de, bilimsel araştırmalar bu durumun görünmez ve ağır bir bedeli olduğunu gösteriyor. Evdeki tüm planlama, organizasyon ve takip süreçlerinin "varsayılan yöneticisi" haline gelen anneler, aslında farkında olmadan zihinsel bir aşırı yüklenme yaşıyor. Bu durum, Fransız çizgi film yazarı Emma'nın 2017'de "zihinsel yük" olarak adlandırmasıyla tüm dünyanın gündemine oturdu ve milyonlarca kadının yaşadığı bu duyguyu somutlaştırdı.

Karar Maratonu: Günde 35 Bin Karar

Sosyologların bulgularına göre, bir anne günde ortalama 35 bin karar alırken, bu sayı babalar için 15 bin civarında kalıyor. Çocuğun çantasına ne konulacağından, akşam yemeği menüsüne, hastane randevularından izin belgelerine kadar her detay, daha gözlerini açmadan annenin zihninde yerini alıyor. Bu sürekli zihinsel tetikte olma hali, beyni, stresle ilişkili bir nörotransmitter olan glutamatla dolduruyor ve bu durum uzun vadede hafızayı zayıflatarak hücre ölümüne neden olabiliyor.

Beyinler Yeniden Yapılanıyor

Bu sürekli bilişsel emek, sadece yorucu olmakla kalmıyor, aynı zamanda beyni yeniden şekillendiriyor. Yapılan MR taramaları, annelerin beyinlerindeki hafıza ve kimlikle bağlantılı gri maddelerde azalma olduğunu ortaya koyuyor. Tekrarlanan zihinsel yük, sinir yollarını yeniden düzenleyerek annelerin beynini dinlenmeye değil, sürekli görev ve takip modunda çalışmaya programlıyor.

Bu nörolojik değişiklik, annenin kendi ihtiyaçlarının zamanla geri planda kalmasına neden oluyor. Kendi uykusunu, dinlenmesini ve hobilerini erteleyen anne, bir süre sonra sistemin içindeki bir insan olmaktan çıkıp, sistemin ta kendisi haline geliyor. Onun beyni, sürekli fark etmeye, ön görmeye ve takip etmeye programlanıyor. Bu durumun neden olduğu kronik stres ve yüksek kortizol seviyeleri, uyku düzenini, hafızayı ve bağışıklık sistemini ciddi şekilde bozabiliyor.

Bu durum, annenin yaşadığı sıradan bir bunalma veya yorgunluk değil, bilimsel olarak kanıtlanmış bir bilişsel ve nörolojik aşırı yüklenmedir. Anneler için bu görünmez emeğin farkına varılması, toplum olarak üzerimizdeki bu yükü paylaşmak için atılacak ilk adım olacaktır.

Muhabir: Sümeyra İÇER