Uçakla yapılan ilk seyahatler unutulmazdır: Kalkış anında koltuğunuza yapışma hissi, ilk türbülans deneyiminin yarattığı gerginlik ve elbette tuvalette duyulan o yüksek sesli “höpürtü”. O rahatsız edici ancak bir o kadar da etkileyici ses, uçak tuvaletinde sifona basıldığında içeriklerin hızla yok olmasını sağlar. Elektrik süpürgesini andıran bu sesin arkasında, oldukça basit ancak dahiyane bir fizik prensibi yatıyor.
Purdue Üniversitesi Havacılık ve Uzay Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Bill Crossley’ye göre sistemin temelinde, yüksek irtifadaki basınç farkı bulunuyor. Uçak gövdesinin içi, yolcuların rahat etmesi için basınçlandırılmıştır. Dışarıdaki atmosfer basıncı ise çok daha düşüktür. Bu iki alan arasındaki fark, tuvaletin çalışmasını sağlayan temel kuvvettir.
Crossley bu durumu şöyle açıklıyor: “Sifona bastığınızda, basınçlı kabinle dış atmosfer arasında bulunan bir valf açılır. Yüksek basınçtan düşük basınca doğru olan doğal akış sayesinde, tuvaletteki içerikler adeta emilerek uzaklaştırılır.”
Bu sistemin en etkileyici yanı ise çalışmak için karmaşık motorlar ya da güçlü pompalar yerine, yalnızca fizik kurallarına dayanmasıdır. Ancak uçağın henüz yeterli yüksekliğe ulaşmadığı anlarda, sistemin çalışması için vakum pompası devreye girer. İrtifa yeterli düzeye ulaştığında ise bu pompa devreden çıkar.
Farklı Uçaklarda Farklı Sistemler
Emekli uçak mühendisi Nigel Jones, bu sistemin uçağın tipine göre farklılık gösterdiğini belirtiyor. Bazı uçaklarda tüm tuvaletler tek bir büyük tanka bağlanırken, diğerlerinde daha küçük ve çok sayıda tank bulunur. Bazı sistemlerde karmaşık boru yapıları varken, bazı uçaklar daha sade sistemlerle donatılmıştır.
Jones’un favori uçağı olan ve 1968-1984 yılları arasında üretilen Lockheed TriStar modeli, bu konuda oldukça özgün bir tasarıma sahipti. Bu uçakta tuvalet sistemini yöneten özel bir mantık devresi vardı. Önde ve arkada farklı atık tankları bulunuyor ve sifon sistemi sırayla pompaları devreye sokuyordu. Jones, “Tuvalet 5 sifona bastıysa sistem ‘Şimdi sıra pompa 1’de’ derdi” diyerek o günleri hatırlatıyor. Ancak bu karmaşık yapı bazen sorunlara da yol açıyordu. Arızaları gidermek için mühendislerin tankların üzerine yatması gerekebiliyordu.
“Mavi Buz” ve Kimyasal Tuvaletler
Vakum sistemleri yaygınlaşmadan önce uçaklarda kimyasal tuvaletler kullanılıyordu. Bugün hâlâ bazı taşınabilir tuvaletlerde bulunan bu sistemler, mavi kimyasal sıvı ile dolu bir tank içerisine doğrudan atık gönderiyordu. Bu sıvı, yüksek irtifada donarak "mavi buz" olarak bilinen katı bir atık haline gelebiliyordu. Eğer bu atık sistemden sızarsa, yere düşmeden önce donar ve düşüş sırasında tehlikeli sonuçlara yol açabilirdi.
Günümüzde bu tür sistemler neredeyse tamamen terk edilmiş durumda. Sadece çok küçük özel jetlerde veya vakum sisteminin kurulmasının verimli olmayacağı uçaklarda kullanılmaya devam ediyor. Crossley bu tür sistemleri esprili bir dille “lüks seyyar tuvalet” olarak tanımlıyor.
Modern Uçaklarda Neden Vakum Sistemi Kullanılıyor?
Modern yolcu uçaklarında vakum temelli sistemler tercih ediliyor çünkü bu sistemler hafif, güvenli ve yüksek oranda güvenilir. Havacılıkta her gramın ve her saniyenin önemi göz önüne alındığında, bu sistem hem mühendislik hem de işlevsellik açısından en uygun çözüm olarak öne çıkıyor.





