Yaz aylarının en tanıdık kokularından biri olan taze biçilmiş çim kokusu, çoğumuz için ferahlık, huzur ve nostaljiyle özdeşleşmiş durumda. Ancak bilim insanlarına göre bu koku, bitkiler dünyasında oldukça farklı bir anlam taşıyor: tehlike sinyali.
Çimler kesildiğinde, "Green Leaf Volatiles (GLV)" adı verilen uçucu bileşikleri havaya salar. Bu bileşikler arasında metanol, etanol ve asetaldehit gibi maddeler bulunur. Kulağa kimyasal gelse de, bu bileşikler doğrudan bitkinin savunma mekanizmasıyla ilgilidir. Bitkiler, yaprakları kesildiğinde ya da zarar gördüğünde bu maddeleri ortama yayarak, kendi dokularını iyileştirmeye çalışır.
Aynı zamanda bu sinyaller, çevredeki diğer bitkileri de uyarır. Böylece diğer çimler, bir tehlikenin yaklaştığını algılayıp savunmaya geçebilir. Kimi zaman köklere daha fazla enerji gönderir, kimi zaman ise çiçeklenmeyi durdurur.
Araştırmalar, bir çim alanının bir ucunda biçilmeye başlandığında, diğer uçtaki bitkilerin saniyeler içinde GLV sinyallerini algılayarak tepki verdiklerini ortaya koyuyor. Yani doğanın sessiz dili, aslında oldukça etkili bir iletişim aracı. Peki biz insanlar neden bu “alarm sinyali”ni huzur verici buluyoruz? Uzmanlara göre cevap basit: çocukluk anıları.
Bu koku genellikle yaz tatilleri, açık hava oyunları, bahçeler ve pikniklerle bağlantılı olduğu için beyin, bu kokuyu olumlu duygularla eşleştiriyor.