Bilim insanları yıllardır okyanusların sadece yaşam kaynağı değil, aynı zamanda devasa bir maden rezervi olduğunu da vurguluyor. En dikkat çekici örneklerden biri ise altın. Evet, yanlış duymadınız: Okyanus sularında büyük miktarda altın çözünmüş halde bulunuyor. Ancak bu paha biçilmez cevheri sudan ayırmak, ne yazık ki şu anki teknolojilerle mümkün değil gibi görünüyor.
Yapılan bilimsel tahminlere göre, dünya üzerindeki deniz sularında toplamda yüz milyon tonluk bir hacimde altın çözünmüş halde bulunuyor. Bu da her 100 milyon ton deniz suyunda yaklaşık 1 ila 4 gram arasında altın olduğu anlamına geliyor. İlk bakışta bu miktar önemsiz gibi görünse de, dünya genelindeki tüm okyanusların hacmi düşünüldüğünde ortaya çıkan toplam altın miktarı hayal gücünü zorlayacak seviyelere ulaşıyor.
Ancak bu potansiyelin cazibesi, ekonomik gerçeklerle çarpıştığında işler değişiyor. Çünkü deniz suyundan altın elde etmek, hem teknik hem de mali açıdan büyük engeller barındırıyor. Bugünkü teknolojilerle bir gram altını sudan ayrıştırmak, o gram altının piyasa değerinin katbekat üzerinde bir maliyet gerektiriyor. Dolayısıyla bu "gizli maden" şimdilik insanlık için sadece bilimsel bir merak konusu olmaktan öteye geçemiyor.
Geçmişte bu alana dair çeşitli projeler geliştirilmiş olsa da, hepsi yüksek enerji gereksinimi ve verimsizlik nedeniyle rafa kaldırıldı. Kimyasal ayrıştırma, iyon değişim sistemleri ve nanoteknolojik filtreler gibi yöntemler gündeme gelse de, hiçbiri henüz ekonomik bir çözüm sunamıyor.
Bununla birlikte bazı bilim insanları, gelecekte geliştirilecek yeni nesil teknolojiler sayesinde okyanus suyundaki bu altın rezervlerinin daha verimli şekilde çıkarılabileceğine inanıyor. Ancak bu sürecin yakın zamanda gerçekleşmesi pek olası değil.
Kısacası, okyanuslar gerçekten de altın dolu bir hazine sandığı gibi görünüyor. Ama bu sandığın kilidi öyle kolay açılacak gibi değil. Teknoloji ve ekonomi el ele verdiği gün belki de insanlık, denizlerin bu gizli servetini kullanma şansı yakalayacak. O zamana kadar okyanusların altın potansiyeli, bilim dünyasının merak uyandıran sırlarından biri olarak kalmaya devam edecek.





