Gıda Bağımsızlığının Tek Temsilcisi
Nature Food dergisinde yayımlanan dikkat çekici bir çalışma, dünya üzerindeki 186 ülkenin kendi nüfusunu besleyebilme potansiyelini mercek altına aldı. Meyve, sebze, süt ürünleri, et, balık, bitkisel proteinler ve temel nişastalar olmak üzere yedi farklı gıda kategorisinde yapılan bu kapsamlı analiz, Güney Amerika ülkesi Guyana'yı benzersiz bir konuma yerleştirdi. Guyana, yalnızca kendi vatandaşlarının gıda ihtiyacını karşılamakla kalmayıp, aynı zamanda bu ihtiyacı tamamen yerel üretimle sağlayabilen tek ülke olarak öne çıkıyor.
Çin ve Vietnam'ın Başarısı
Araştırma sonuçlarına göre, dünya genelindeki ülkelerin büyük bir çoğunluğu et ve süt ürünleri konusunda kendi kendine yeterli olsa da, diğer gıda gruplarında aynı başarıyı gösteremiyor. Ancak Çin ve Vietnam, incelenen yedi gıda grubunun altısında kendi ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde üretim yapabiliyor. Buna karşın, beş veya daha fazla gıda kategorisinde tam anlamıyla kendine yetebilen ülke sayısı oldukça sınırlı.
Küresel Protein ve Sebze Açığı
Çalışma, dünya genelinde özellikle bitkisel bazlı proteinler (baklagiller, kuruyemişler, tohumlar) ve nişastalı karbonhidratların üretiminde ciddi bir kıtlık olduğunu gösteriyor. Ülkelerin yarısından azı bu önemli besin gruplarında yeterli üretim kapasitesine sahipken, sebze üretiminde kendi kendine yetebilenlerin oranı ise yalnızca yüzde 24.
Avrupa ve Güney Amerika Önde
Kendi kendine yeterlilik konusunda Avrupa ve Güney Amerika bölgeleri diğerlerine kıyasla daha iyi durumda bulunuyor. Ancak küçük ada devletleri, Arap Yarımadası ülkeleri ve düşük gelirli ekonomiler, gıda ihtiyaçlarını karşılamak için büyük ölçüde dış ithalata bağımlı kalmaya devam ediyor. Örneğin Afganistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Irak, Makao, Katar ve Yemen gibi ülkeler, hiçbir gıda kategorisinde yeterli üretim yapamıyor.
Düşük Öz Yeterliliğin Riskleri
Göttingen Üniversitesi'nden araştırmanın baş yazarı Dr. Jonas Stehl, düşük gıda öz yeterliliğinin her zaman olumsuz bir durum olmadığını belirtiyor. İklim koşulları veya toprak kalitesi gibi faktörlerin bazı ülkelerin üretim kapasitesini sınırlayabileceğini ve bu durumda ithalatın daha ekonomik olabileceğini ifade ediyor. Ancak Dr. Stehl, düşük öz yeterliliğin, küresel gıda tedarik zincirlerindeki ani aksaklıklara karşı ülkeleri daha savunmasız hale getirebileceği uyarısında bulunuyor. COVID-19 pandemisi ve Rusya-Ukrayna savaşının ardından yaşanan tedarik sorunları, kendi kendine yeterliliğin önemini bir kez daha gündeme getirmiş durumda. Artan milliyetçilikle birlikte ulusal gıda öz yeterliliğine olan ilginin yeniden arttığını belirten Dr. Stehl, "Halk sağlığını güvence altına almak için dayanıklı gıda tedarik zincirleri oluşturmak zorunludur" diyerek sürdürülebilir gıda sistemlerinin kritik önemini vurguluyor.