Modern dünyada duş, kişisel hijyenin en hızlı ve yaygın yöntemi haline geldi. ABD'de yapılan bir araştırmaya göre, yetişkinlerin yüzde 60’tan fazlası her gün ortalama 8 dakika duş alıyor. Ancak duşun, binlerce yıl boyunca toplumsal, dini ve kültürel öneme sahip olan hamamların yerini almasıyla birlikte, sadece bir temizlik alışkanlığı değil, bir yaşam tarzı da değişmiş oldu.
Hamamlar Sosyal Yaşamın Kalbiydi
Antik Yunan’dan Osmanlı’ya, Japon onsenlerinden Rus banyalarına kadar pek çok kültürde hamamlar sadece temizlik alanı değil; sosyalleşme, arınma ve rahatlama mekânıydı. Toplumun her kesimi buralarda bir araya gelir, birlikte yıkanır, sohbet eder, hatta yemek yerdi. Ancak Orta Çağ’daki veba salgınları ve mikrop teorisinin gelişimiyle birlikte bu toplu alanlar zamanla terk edildi.
Endüstri Çağıyla Gelen Değişim
19. yüzyılın sonlarından itibaren içme suyuna erişimin artması ve şehir yaşamının hızlanmasıyla evlere duş sistemleri kuruldu. Bireysel hijyen anlayışı öne çıkarken, duş pratik, hızlı ve ekonomik bir tercih olarak öne geçti. Özellikle işçi sınıfı için “öğleden sonra hamam” gibi zaman isteyen ritüeller yerini sabah duşlarına bıraktı.
Duş mu Daha Sağlıklı, Hamam mı?
Uzmanlara göre, temiz bir su kaynağı olduğu sürece hem duş hem de banyo kişisel hijyen açısından yeterli. Ancak cilt sağlığı açısından her gün uzun süreli sıcak duşlar almak ya da vücudu sert sabunlarla ovmak zararlı olabiliyor. Cilt biyomunu korumak adına yalnızca koltuk altı, cinsel bölge, ayak ve saç derisinin hafifçe temizlenmesi öneriliyor.
Buna karşılık, sıcak banyoların zihinsel ve fiziksel sağlığa olumlu etkileri olduğu da vurgulanıyor. Özellikle depresyon, uykusuzluk ve stres gibi sorunlarda küvet banyolarının rahatlatıcı etkisi bilimsel olarak da destekleniyor.
Kaybolan Sadece Su Değildi
Günümüzde duşlar, bireysel hijyenin ve hızın sembolü haline gelirken, hamamlar zamanla unutulan sosyal ritüellerden biri oldu. Ancak uzmanlar, temizlenmenin sadece fiziksel bir eylem olmadığını; tarih boyunca insanların suyla olan bağının aynı zamanda psikolojik ve sosyal bir değer taşıdığını hatırlatıyor.





