Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Belkıs köyünde, Fırat Nehri’nin kıyısında konumlanan Zeugma Antik Kenti, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış benzersiz bir yerleşim alanıdır. MÖ 3. yüzyılda, Büyük İskender’in generallerinden Selevkos I Nikator tarafından temelleri atılan kent, özellikle Roma döneminde hem askeri hem de ticari açıdan önemli bir merkez haline gelmiştir.
Zeugma, adını "köprü" ya da "geçit" anlamına gelen antik Yunanca bir kelimeden alır; bu da onun stratejik konumunu açıkça ortaya koyar. Kent, yalnızca tarihi yapısıyla değil, aynı zamanda dünya çapında ün kazanmış mozaikleriyle de dikkat çeker. En bilinen mozaiklerinden biri olan ve adeta kentin simgesi haline gelen "Çingene Kızı" mozaiği, gizemli bakışlarıyla ziyaretçileri büyülemeye devam ediyor.
Ancak Zeugma’nın tarihi her zaman parlak olmamıştır. MÖ 253 yılında Sasani ordularının saldırısıyla ağır hasar gören şehir, MS 265 yılında tamamen yıkılmıştır. Uzun yıllar toprak altında kalan Zeugma, 1987 yılında başlatılan arkeolojik kazılarla gün yüzüne çıkarılmaya başlandı.
Bu eşsiz mirası koruma altına almak amacıyla, 2011 yılında Zeugma Mozaik Müzesi hizmete açıldı. Toplam 30.000 metrekarelik alanıyla dünyanın sayılı mozaik müzeleri arasında yer alan bu dev müze, mozaiklerin sergilendiği yaklaşık 2.500-3.000 metrekarelik alanıyla da dikkat çekiyor.
Her ne kadar uzun yıllar boyunca "dünyanın en büyük mozaik müzesi" unvanını taşısa da, 2014 yılında Hatay Arkeoloji Müzesi’nin açılmasıyla birlikte bu unvanı ikinci sıraya bıraktığı belirtiliyor. Yine de Zeugma Mozaik Müzesi, sadece boyutlarıyla değil, barındırdığı eserlerin tarihi ve sanatsal değeriyle benzersiz bir öneme sahip.
Zeugma, geçmişin izlerini bugüne taşıyan, tarih ve sanatın iç içe geçtiği nadir mekanlardan biri olarak ziyaretçilerini büyülemeye devam ediyor.





