Son yıllarda tekstil sektöründe geri dönüştürülmüş polyester (rPET) kullanımı hızla artıyor. Plastik şişelerden elde edilen bu malzeme, çevre dostu algısıyla hem tüketicilerin hem de markaların gözdesi oldu. Ancak geri dönüştürülmüş polyesterin gerçekten çevreye zarar vermediği tartışmalı.

Polyester, plastik hammaddesi PET'ten üretilen sentetik bir lif. Geri dönüştürülmüş polyester ise plastik atıkların eritilip ipliğe dönüştürülmesiyle elde ediliyor. Bu süreç yeni üretime kıyasla %30-66 daha az enerji harcasa da, ürünler yıkandıkça suya milyonlarca mikroplastik lif salınıyor. Mikroplastikler denizlere karışıp canlıları tehdit ederken, besin zinciri yoluyla insan sağlığına da zarar verebiliyor.

Greenpeace’in 2023 raporu, geri dönüştürülmüş polyester ürünlerde 3.200’den fazla toksik kimyasal bulunduğunu ortaya koyuyor. Bu kimyasallar hormon bozuklukları, kanser gibi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Ayrıca geri dönüşüm süreci lif kalitesini düşürerek sınırlı sayıda tekrar geri dönüştürülmesini mümkün kılıyor.

Uzmanlar, gerçek sürdürülebilirliğin yalnızca geri dönüşümle değil, üretim süreçlerinin şeffaflığı, zararlı kimyasalların arındırılması ve döngüsel ekonomi uygulamalarıyla sağlanabileceğini vurguluyor. Tüketicilere ise “daha az ama daha kaliteli” ürün seçimi öneriliyor. Organik pamuk, Tencel ve kenevir gibi bitki bazlı lifler çevreye daha dost alternatifler olarak öne çıkıyor.

Markaların toksik kimyasal kullanmaması ve üretim süreçlerini şeffaf hale getirmesi, devletlerin ise sürdürülebilirliği destekleyen yasal düzenlemeler getirmesi kritik rol oynuyor. Unutulmamalı ki, sadece “geri dönüştürülmüş” etiketi taşıyan ürünler otomatik olarak çevre dostu sayılmaz; çevreci yaklaşım, üretimden tüketime kadar tüm aşamalarda sorumluluk gerektirir.

Muhabir: Merve Kiraz