Halil Ataman'ın Sibirya'ya uzanan esaret yolculuğunda, Erzincan'ın şifalı sularında yıkanan ve Cimin'in asil insanlarında yeniden hayat bulan anıları, bir asır sonra gün yüzüne çıkarıldı.
104 yıllık ömrüne sığdırdığı unutulmaz anılarıyla Halil Ataman, Birinci Dünya Savaşı'nın en ilginç tanıklarından biri. İstanbul'daki hukuk eğitimini bırakıp gönüllü olarak gittiği Doğu Cephesi'nde Ruslara esir düşen, Sibirya'dan İtalya'ya uzanan 8 yıllık esaret macerasını defterlere yazan bu yedek subayın "Harp ve Esaret" kitabı, Türkiye Bankası Kültür Yayınları'ndan basılmış.
"Harp ve Esaret - Doğu Cephesi'nden Sibirya'ya" kitabı, sadece bir savaş günlüğü değil, Anadolu'nun kayıp hafızasına tutulan bir ayna niteliğinde. Öyle ki geçtiği her şehrin, köyün adlarından bahsederek o döneme adeta ışık tutmuş. Eser, sadece cephe ve esaret anılarını değil, Anadolu’nun o zorlu yıllarına dair samimi gözlemleri de gün yüzüne çıkarıyor. Yedek subay Ataman’ın yanından hiç ayırmadığı defterlerine düştüğü notlar, bugün Erzincan ve çevresinin sosyal tarihine de ışık tutuyor.
Birinci Dünya Savaşı'nın en çarpıcı tanıklarından Halil Ataman'ın "Harp ve Esaret - Doğu Cephesi'nden Sibirya'ya" adlı eseri, Erzincan ve çevresine dair tarihi bir hazine niteliğinde. Türkiye Bankası Kültür Yayınları'ndan çıkan bu önemli kitap, özellikle Erzincan'dan geçen bölümleriyle dikkat çekiyor.
Kitapta Ataman'ın 1915 yılında Erzincan'da yaşadıkları tüm canlılığıyla anlatılıyor. Yazarın Ekşisu'ya dair anlattıkları, bu şifalı suyun o yıllardaki durumunu gözler önüne seriyor. Ataman'ın defterlerine not düştüğü "Bu kadar zengin bir kaynak başka ülkede olsa, başına insanlar toplanır, para kaynağı olurdu" sözleri, Erzincan'ın doğal güzelliklerinin o dönemde bile fark edildiğini gösteriyor.
Cimin köyüne dair anlatılanlar ise kitabın en sıcak bölümlerinden. Ataman'ın "bağlı bahçeli, şarıl şarıl sular akan" diye tarif ettiği Cimin'de karşılaştığı misafirperverlik, Erzincan'ın sosyal tarihine ışık tutuyor. Yazarın bu köydeki "temiz ve asil insanlar"la yaşadığı etkileşim, o zorlu savaş günlerinde bile Anadolu insanının sıcaklığını yansıtıyor.
Halil Ataman'ın bu değerli eseri, Erzincan'ın yakın tarihine ilgi duyanlar için benzersiz bir kaynak. Kitapta yer alan Erzincan ve Cimin anıları, hem tarih meraklılarına hem de kent kültürünü araştıranlara unutulmaz bir okuma deneyimi vaat ediyor. Erzincan'ın geçmişine dair bu önemli tanıklığı okuyucularla buluşturan eser, kent hafızasının korunması açısından da büyük önem taşıyor. Erzincan ve Cimin, bu büyük hikayede, yazarın kaleminde tarihe not düşülmüş sıcak mekanlar olarak yerini alıyor.





