Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan süreçte inşa edilen dört farklı yapı, sadece bulundukları şehirlerin değil, Türkiye’nin kültürel ve mimari mirasının da önemli simgeleri arasında yer alıyor. İstanbul, Kastamonu ve İzmir’de yükselen bu yapılar; Vedat Tek’in mimari zekâsını, sanayi devriminden kalan bir santralin dönüşümünü ve demiryollarının Anadolu’ya açılan kapılarını gözler önüne seriyor. İşte Türkiye’nin dört köşesinden dört çarpıcı yapı…
Büyük Postane – İstanbul’un Anıt Gibi Haberleşme Merkezi
Fatih’in Sirkeci semtinde yer alan Büyük Postane, Türkiye’nin en büyük posta binası olarak 1909 yılında hizmete girdi. Mimarı Vedat Tek’in ilk eseri olan bu görkemli yapı, Osmanlı'nın haberleşme vizyonunu yansıtan bir mühendislik ve sanat harikası. 3200 metrekarelik alana yayılan bina, 16. yüzyıl Osmanlı süslemeleriyle donatılmış, çini işlemeli giriş kapısıyla dikkat çekiyor. Sadece posta işleriyle sınırlı kalmayan yapı, 1927-1936 arasında İstanbul Radyosu’na da ev sahipliği yaptı. Günümüzde ise Sirkeci PTT Merkezi ve bir iletişim müzesini barındırıyor.
Kastamonu Hükûmet Konağı – Taşın Hafızasında Devletin İzleri
1902 yılında hizmete giren Kastamonu Hükûmet Konağı, Vedat Tek’in imzasını taşıyan bir başka görkemli yapı. Arap mimarisinden esinlenen ve kesme taştan inşa edilen üç katlı konak, 17. yüzyıldan beri süregelen yönetim merkezinin en kalıcı temsilcisi. Vedat Tek’in yüksek merdivenli “podio” tasarımı, konağa anıtsal bir görünüm kazandırıyor. Cumhuriyet Meydanı’na hâkim konumda bulunan yapı, günümüzde hâlen idari merkez olarak kullanılıyor ve Kastamonu’nun kent kimliğini oluşturan temel unsurlardan biri.
Basmane Garı – İzmir’in Trenle Gelen Hafızası
İzmir’in Konak ilçesinde bulunan Basmane Garı, 1866 yılında hizmete girerek Türkiye’nin en eski ikinci tren istasyonu unvanını kazandı. The Smyrna Cassaba Railway tarafından inşa edilen yapı, yıllar boyunca hem yolculara hem de demiryolu tarihine tanıklık etti. TCDD tarafından 1934’te devralınan ve 2001’de elektrifikasyonla yenilenen gar, halen Ege ve İç Anadolu’ya düzenli tren seferleri düzenlemekte. Ayrıca Basmane Metro İstasyonu'na bağlantısıyla şehir içi ulaşımın da önemli bir durağı olmayı sürdürüyor.
Santral İstanbul – Enerjiden Kültüre Dönüşen Endüstriyel Miras
1914 yılında İstanbul’un elektrik ihtiyacını karşılamak için kurulan Silahtarağa Elektrik Santrali, 2007’de Santral İstanbul adıyla kültür-sanat merkezine dönüştürüldü. İstanbul Bilgi Üniversitesi, Doğuş Grubu ve Ciner Grubu’nun öncülüğünde hayata geçirilen proje, enerji müzesi, konser salonları, kütüphane ve sanatçı rezidanslarını kapsayan kapsamlı bir dönüşüm süreci geçirdi. Londra’daki Tate Modern’i andıran proje, Türkiye’de endüstriyel yapıların yeniden işlevlendirilmesine örnek teşkil ediyor.





