Her gün başımızın üzerinden farkında olmadan geçen bir gökyüzü olayı yaşanıyor. Bilim insanlarının yaptığı araştırmalara göre, Dünya'ya her gün yaklaşık 100 ton uzay tozu düşüyor. Bu tozlar, Güneş Sistemi'ndeki kuyruklu yıldızlar, asteroitler ve diğer gök cisimlerinden kopan mikroskobik parçacıklardan oluşuyor.

Dünya'nın atmosferine yüksek hızlarda giren bu parçacıkların büyük bir kısmı, sürtünme nedeniyle atmosfere girdikleri anda yanarak gözle görünmeyecek kadar küçük izler bırakıyor. Ancak nadiren de olsa, daha büyük uzay kayaları atmosfere dayanarak yeryüzüne ulaşabiliyor. Bunlar yere ulaştıklarında "göktaşı" ya da "meteor" olarak adlandırılıyor.

Uzay tozlarının çoğu çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük olsa da, bilimsel açıdan oldukça değerli. Toprakta ya da okyanusların derinliklerinde biriken bu mikroskobik parçalar, gezegenimizin geçmişine ve uzayın kimyasal yapısına dair ipuçları barındırıyor. Özellikle NASA ve Avrupa Uzay Ajansı gibi kurumlar, bu tozları inceleyerek evrenin oluşumu hakkında daha fazla bilgi edinmeye çalışıyor.

Bilim insanlarına göre bu sürekli göksel "yağış", Dünya için herhangi bir tehlike oluşturmuyor. Aksine, uzayın derinliklerinden gelen bu toz zerreleri, araştırmalarda kullanılan birer kozmik zaman kapsülü gibi değerlendiriliyor.

Yani her gün başımızın üzerinden geçen bu görünmez misafirler, aslında evrenle kurduğumuz bağın sessiz tanıkları. Geceleri kayan bir yıldız gördüğünüzde, belki de Dünya’ya düşen bu tozların bir parçasına şahitlik ediyorsunuzdur.

Muhabir: Merve Kiraz