Sri Lanka açıklarında, 53 metre derinlikte sessizce yatan bir savaş devi: HMS Hermes. İngiliz Kraliyet Donanması için tasarlanmış ve inşa edilmiş dünyanın uçak gemisi olarak planlanmış ilk gemisi olan bu çelik kolos, 9 Nisan 1942’de Japon hava saldırısıyla tarihe karıştı. Ancak onun hikâyesi, yalnızca batışıyla sınırlı değil; tasarımından operasyonlarına, unutulmaz görevlerinden su altındaki ikinci yaşamına kadar büyüleyici bir geçmişe sahip.
Tasarım Harikası: Göklerdeki Savaşın İlk Sahnesi
İlk tasarımı 1916’ya uzanan HMS Hermes, başlangıçta hem tekerlekli uçaklar hem de deniz uçakları taşıyacak şekilde projelendirildi. Özellikle Gerard Holmes, Sir John Biles ve DNC Sir Eustace d’Eyncourt gibi dönemin önde gelen mühendislerinin imzasını taşıyan gemi; deniz uçağı kızağı, ikili ada yapısı ve döner mancınık gibi birçok yeniliği bünyesinde barındırıyordu.
Ancak Birinci Dünya Savaşı'nın bitimi ve geminin yapım sürecindeki ertelemeler, Hermes'in kariyerine geç başlamasına sebep oldu. Nihayet 1924’te hizmete giren gemi, modern uçak gemilerinin öncüsü sayılacak bir dizi taktik ve teknikle donatıldı.
Bir Donanma Efsanesinin Sahne Aldığı Cepheler
Görev süresince Akdeniz, Çin ve Hint Okyanusu’nda aktif rol üstlenen Hermes, Çin sularındaki korsanlıkla mücadeleden Irak ve Somali operasyonlarına kadar birçok sıcak çatışmada görev aldı. 1939’da İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte ana filoya katıldı, ardından Güney Atlantik'te ve Hint Okyanusu’nda devriyeler yaptı.
En dikkat çekici operasyonlarından biri, Fransa'nın düşüşü sonrası Richelieu zırhlısına düzenlediği denizaltı ve hava saldırılarıydı. Ancak bu görev sırasında fırtınada bir İngiliz gemisiyle çarpışması, onun için zorlu bir onarım süreci başlattı.
Trajik Bir Son: Hava Desteği Olmadan Çıktığı Son Yolculuk
1942 yılının Nisan ayında Japon Donanması'nın Hint Okyanusu baskını istihbaratı alındığında Hermes, Trincomalee limanına çekildi. 8 Nisan’da, ne yazık ki uçaksız olarak Maldivler’e doğru yola çıkan gemi, ertesi gün Japon pike bombardıman uçakları tarafından tespit edildi. Hava desteğinden yoksun oluşu, onu adeta açık denizde savunmasız bıraktı. Kısa sürede isabet alan gemi, 307 mürettebatıyla birlikte okyanusun derinliklerine gömüldü.
Su Altındaki Yeni Yaşamı: Dalgıçların Cazibe Merkezi
Bugün Hermes, Batticaloa açıklarında, Bengal Körfezi’nin derinliklerinde keşfedilmeyi bekliyor. Güvertesinde hâlâ uçak kalıntılarına rastlanan batık, hem tarih tutkunlarını hem de su altı macera severlerini kendine çekiyor. İyi korunmuş yapısı ve zengin deniz yaşamı, bu trajik hikâyeyi yaşatan batığı nefes kesen bir su altı müzesine dönüştürmüş durumda.
Havacılık Tarihinin Sessiz Tanığı
HMS Hermes, yalnızca bir savaş gemisi değil, aynı zamanda deniz havacılığı tarihinin yaşayan bir sembolü. Onun yenilikçi yapısı ve dramatik sonu, uçak gemilerinin evriminde bir dönüm noktası olarak kabul ediliyor. Her bir perçini, bir devrin sonunu ve başka bir devrin başlangıcını simgeliyor.
HMS Hermes, uçak gemisi olarak tasarlanmış ilk gemi olmasına rağmen, Japonların Hōshō adlı gemisi ondan önce hizmete girerek, bu alandaki "ilk hizmete giren uçak gemisi" unvanını almıştır.
Bugün su altı turizminin önemli duraklarından biri haline gelen HMS Hermes, bize geçmişin teknolojiyle nasıl şekillendiğini ve tarihin her zaman suyun yüzeyinde yazılmadığını hatırlatıyor.
Hazırsanız, bir dalış maskesi takın ve tarihin derinliklerine inin.





