İstanbul’un tarih dolu kıyılarında yükselen iskeleler, yalnızca yolcu taşımakla kalmadı; şehrin kültürel ve sosyal hafızasında da derin izler bıraktı. Moda’dan Tarabya’ya, Kadıköy’den Beylerbeyi’ne kadar uzanan bu nostaljik duraklar, her biri kendi hikayesini taşıyor.
Moda İskelesi: Kül Renginden Geriye Kalanlar
1900’lü yılların başında sadece odun taşıyan teknelerin yanaştığı sıradan bir çıkıntı olan Moda sahili, kısa sürede zarif bir iskeleye dönüştü. Vedat Tek’in 1910’lu yıllarda tasarladığı kubbeli, iki katlı binasıyla İstanbul silüetinde estetik bir iz bırakan Moda İskelesi, 1986’da yolcu taşımacılığına veda etti. Uzun yıllar restoran ve kulüp olarak kullanıldıktan sonra 2015’te tamamen kapandı. Ancak 2024’te Bostancı-Moda-Karaköy-Kabataş hattıyla yeniden denizle buluştu.
Caddebostan İskelesi: Cadıların Bostanından Gözde Semte
Adını Osmanlı dönemindeki “Cadı Bostanı” lakabından alan Caddebostan, şimdilerde İstanbul’un en prestijli semtlerinden biri. Her ne kadar iskele fonksiyonu belgelenmiş olmasa da, bölgenin sahil ulaşımına dair tarihsel değeri, bisiklet yolları ve sahil kültürüyle günümüze taşınıyor.
Rumeli Hisarı İskelesi: Son Kale Ayakta
Boğaziçi’nin Rumeli kıyısındaki son durak olan Rumelikavağı İskelesi, 2002 yılında yeniden açılarak hem turistik seferlere hem de tarifeli yolculuklara hizmet vermeye başladı. Derinliği 5.2 metre olan iskele, İstanbul’un kuzey kıyısındaki seyrek iskelelerden biri olarak dikkat çekiyor.
Kadıköy İskelesi: Şehrin Atardamarı
İstanbul’un deniz ulaşımındaki kalbi Kadıköy İskelesi, şehrin birçok noktasına sağladığı bağlantılarla vapur hatlarının en yoğun merkezlerinden biri olmayı sürdürüyor. Metro, dolmuş ve otobüslerle entegrasyonu sayesinde her gün on binlerce yolcuyu ağırlıyor.
Tarabya İskelesi: Fransız Lisesinden Balık Lokantasına
Sarıyer’in incisi Tarabya, deniz kenarındaki restoranları kadar tarihi iskeleleriyle de öne çıkıyor. Bölgedeki eğitim kurumlarının yanında yer alan bu iskele, adeta geçmişin ve bugünün bir arada yaşadığı küçük bir sahne gibi.
Çubuklu İskelesi: Eğitim ve Doğanın Kesişim Noktası
1912’den bu yana üç kez farklı biçimlerde açılan Çubuklu İskelesi, artık sadece ulaşım için değil; İstanbul’un yaban hayatı eğitimi ve sosyal yaşamı için de bir merkez hâline geldi. Restore edilen silolarla birlikte tarihi yapısını koruyarak yeniden hayata katıldı.
Beylerbeyi İskelesi: Depremin Yıkamadığı Miras
1894’teki büyük depremde zarar görse de, 1898’de yeniden inşa edilen Beylerbeyi İskelesi bugün hâlâ hizmet veriyor. Beton kazıklarla güçlendirilen yapı, balıkçı barınağıyla birlikte sahil kültürünü yaşatan örneklerden biri. 2006’da tekrar açılan iskele, tarihi dokusunu kaybetmeden yenilenmeyi başardı.
İstanbul’un iskeleleri yalnızca vapur durakları değil; kentin tarihine, mimarisine ve sosyal dönüşümüne açılan pencereler. Bugün bazıları sessizliğe gömülmüş, bazılarıysa ikinci baharını yaşıyor. Ancak hepsi, bu kadim şehrin denizle kurduğu benzersiz ilişkiyi gözler önüne seriyor.





