Modern yaşamın hızlı temposu, artan sorumluluklar ve sürekli karar verme zorunluluğu, pek çok insanın zihnini meşgul ederek kaygı ve stresin artmasına neden oluyor. Peki, hayatı biraz daha hafif almak mümkün mü? İşte tam da bu noktada “liberosis” kavramı devreye giriyor.
Liberosis, İngilizce kökenli bir terim olarak, hayatın üzerinizdeki baskısını azaltma, olayları fazla ciddiye almama ve bu sayede özgürleşme halini tanımlıyor. İlk kez John Koenig tarafından ortaya atılan bu kavram, Obscure Sorrows adlı sözlükte yer aldı. Koenig, liberosis’i “Bir şeyi daha az önemseme arzusu; hayatın sıkı tutuşunu gevşetme ve arkanıza bakmayı bırakma” olarak tanımlıyor. Yani liberosis, hem kaygı hem de aşırı kontrol ihtiyacından uzaklaşma isteğini temsil ediyor.
Günümüzde bireyler, iş ve özel yaşamda gittikçe artan sorumluluklar altında eziliyor. Her an daha fazla şey düşünmek, geçmiş kararların doğruluğunu sorgulamak, gelecek kaygısı taşımak neredeyse kaçınılmaz hale geldi. İşte bu noktada liberosis, zihinsel yüklerin hafiflemesine ve ruhun biraz nefes almasına olanak tanıyor.
Psikolojik açıdan bakıldığında liberosis, kaygı, stres ve mükemmeliyetçilik gibi sorunlarla yakın ilişki içinde. Kaygılı bireyler, “Doğru kararı verebilecek miyim?”, “Geçmişte yaptığım tercihler hatalı mı?” gibi düşüncelerle zaman kaybederken, liberosis bu tür sürekli sorgulamaların yerini daha sakin bir zihne bırakmasını sağlıyor.
Peki liberosis nasıl hayatımıza uygulanabilir?
Uzmanlar, liberosis’i benimsemenin yolu olarak “şimdiki zaman farkındalığını” öneriyor. Geçmiş ya da gelecek yerine “şimdi”ye odaklanmak, anı yaşamak ve kontrol ihtiyacını azaltmak liberosis yolunda atılan ilk adım. Günlük farkındalık egzersizleri yaparak, düşünceleri gözlemlemek ve onların esiri olmaktan çıkmak mümkün.
Örneğin, hafta sonu için kesin planlar yapmamak ve gelişen olayları olduğu gibi kabullenmek, liberosis pratiği için güzel bir başlangıç olabilir. Liberosis’i hayatına dahil edenler, olayları fazla önemsemedikçe, üzerlerindeki duygusal yükün hafiflediğini, daha az hayal kırıklığı yaşadıklarını ve ilişkilerinin daha sağlıklı hale geldiğini söylüyor. Toplumdan onay beklemekten vazgeçen, kendini daha özgür hisseden bireyler, iç huzura daha kolay erişiyor.
Ayrıca korkular, endişeler ve karamsar düşünceler yavaş yavaş azalıyor, hayatın getirdiklerine karşı daha berrak bir bakış açısı gelişiyor. Liberosis’in en önemli getirilerinden biri de kişinin kendi yaşamının öznesi haline gelmesi. Beklentilerini gerçekçi seviyelere indirerek, daha ulaşılabilir hedeflere odaklanmak, kendine vakit ayırmak ve kendini tanımak bu süreçte ön plana çıkıyor. Böylece kişiler, hayatlarını daha bilinçli ve dengeli bir şekilde yönetebiliyor.
Liberosis, modern insanın karmaşık dünyasında ruhsal dengeyi korumanın anahtarlarından biri olarak öne çıkıyor. Hayatı fazla ciddiye almamak, onu küçümsemek değil; tam tersine, daha sağlıklı ve özgürce yaşamak anlamına geliyor. Kontrollü, kaygısız ve bilinçli bir yaşam sürmek isteyen herkes için liberosis yeni bir yaşam felsefesi olabilir.