Kemik erimesi ya da tıptaki adıyla osteoporoz, kemik dokusunun zamanla zayıflaması ve yoğunluğunun azalması sonucu oluşan ciddi bir sağlık sorunudur. Kemikler giderek daha kırılgan hale gelirken, özellikle yaş ilerledikçe bu risk daha da artıyor.

Toplumda en sık kadınlarda ve özellikle 45 yaş sonrasında görülen bu durum, sessiz ilerlediği için genellikle geç fark ediliyor. Ancak düşme sonucu kolayca kırılan kemikler, sırt ve bel ağrıları, duruş bozuklukları ve boy kısalması osteoporozun habercisi olabiliyor.

Nedenleri Neler?

Kemik erimesi, ortaya çıkış nedenine göre iki farklı grupta inceleniyor. Yaşa ve menopoza bağlı gelişen vakalar "birincil osteoporoz" olarak tanımlanırken, altta yatan hastalıklara bağlı gelişenler ise "ikincil osteoporoz" sınıfına giriyor.

Hormon dengesizlikleri, sindirim sistemi hastalıkları, yetersiz beslenme, bazı ilaçların uzun süreli kullanımı ve bazı kanser türleri (kemik iliği ve kan kanserleri gibi) bu hastalığın tetikleyicileri arasında yer alıyor. Özellikle kalsiyum ve D vitamini eksikliği, alkol ve sigara tüketimi de kemik sağlığını tehdit eden önemli faktörler arasında.

Belirtiler Genellikle Geç Ortaya Çıkıyor

Osteoporoz, erken evrede genellikle belirti vermez. Ancak hastalık ilerledikçe şu belirtiler görülebilir:

Bel, boyun ve sırt ağrısı

Basit düşmelerle oluşan kemik kırıkları

Omurga ve kalça bölgesinde kırıklar

Duruş bozuklukları ve kamburluk

Boyda kısalma

Yaygın kemik ağrıları

Kimler Risk Altında?

Erken menopoza giren kadınlar, ailesinde osteoporoz öyküsü bulunanlar, hareketsiz yaşam süren bireyler ve yetersiz kalsiyum/D vitamini alan kişiler risk grubunda yer alıyor. Ayrıca tiroit hastalıkları, kortizon içeren ilaç kullanımı da kemik yoğunluğunu olumsuz etkileyen faktörlerden bazıları.

Tanı ve Tedavi Süreci

Osteoporozun tanısı, kemik yoğunluğunun ölçülmesiyle konuluyor. Günümüzde en yaygın kullanılan yöntem DEXA adı verilen testtir. Bu yöntemle bel omurları ve kalça kemiğindeki mineral yoğunluğu ölçülerek hastalığın durumu belirleniyor.

Tedavi sürecinde düzenli ve dengeli beslenme temel öneriler arasında yer alıyor. Gerekli görüldüğünde D vitamini ve kalsiyum takviyeleri veriliyor. Kırık riski taşıyan kişiler için ise ilaç tedavileri uygulanabiliyor. Bu ilaçlar ağız yoluyla ya da enjeksiyon şeklinde uygulanarak kemik kaybını yavaşlatabiliyor.

Korunmak Mümkün

Kemik sağlığını korumanın en etkili yolu, erken yaşlardan itibaren aktif bir yaşam sürmekten geçiyor. Kemik üzerine yük bindiren egzersizler yürüyüş, koşu, merdiven çıkma gibi kemik dokusunu güçlendiriyor. Haftada en az üç gün yapılacak 30 dakikalık tempolu yürüyüş, osteoporoz riskini azaltmada önemli bir rol oynuyor.

Öte yandan, yüzme gibi su içi aktivitelerin kemik yoğunluğunu artırıcı etkisi sınırlı kalıyor çünkü bu tür sporlarda kemiklere doğrudan yük binmiyor.

Muhabir: Yasemin Dülgeroglu