Yaz mevsiminin sona ermesiyle birlikte havaların serinlemesi ve günlerin kısalması, yalnızca doğayı değil insan psikolojisini de etkiliyor. Güneş ışınlarının azalmasıyla birlikte pek çok kişide yorgunluk, isteksizlik ve keyifsizlik gibi belirtiler ortaya çıkabiliyor. Uzmanlar, halk arasında “sonbahar yorgunluğu” olarak bilinen bu durumun oldukça yaygın olduğunu, ancak bazı bireylerde daha ağır seyredebildiğini belirtiyor.

Uzmanlara göre, bu dönemde bazı kişilerde depresyonu andıran belirtiler görülebiliyor. Çökkün ruh hali, enerji kaybı, sosyal hayattan geri çekilme ve konsantrasyon güçlüğü gibi duygusal ve bilişsel değişimler tabloya eşlik edebiliyor. Bunun yanı sıra, uyku süresinde artış, iştah ve özellikle karbonhidratlı gıdalara yönelim, kilo alımı, sinirlilik ve kişilerarası ilişkilerde zorlanma gibi belirtiler de dikkat çekiyor. Genellikle sonbahar aylarında başlayıp ilkbaharla birlikte azalan bu durum, şikâyetlerin şiddeti ve kişinin günlük yaşamını sürdürememesi halinde “mevsimsel depresyon” olarak değerlendiriliyor.

Uzmanlar, mevsimsel depresyonun ortaya çıkmasında uyku-uyanıklık döngüsündeki değişimlerin ve buna bağlı hormonal dalgalanmaların etkili olduğunu ifade ediyor. Günlerin kısalmasıyla birlikte uykuya hazırlayan melatonin hormonunun salgısının arttığı, bunun da kişide uyku hali, yorgunluk ve isteksizliğe yol açtığı belirtiliyor. Aynı zamanda mutluluk hormonu olarak bilinen serotoninin aktivitesindeki azalmanın da bu tabloyu güçlendirdiği vurgulanıyor.

Kadınların, genç yetişkinlerin ve ailesinde depresyon öyküsü bulunan bireylerin mevsimsel depresyon açısından daha riskli grupta yer aldığına dikkat çeken uzmanlar, güneş ışığının daha az görüldüğü bulutlu iklimlerde yaşayan kişilerde de riskin arttığını ifade ediyor. Ancak risk grubunda yer almanın mutlaka bu tabloyu yaşamak anlamına gelmediği, koruyucu önlemlerin büyük önem taşıdığı belirtiliyor.

Uzmanlar, belirtilerin günlük yaşamı belirgin şekilde etkilemesi durumunda profesyonel destek almaktan çekinilmemesi gerektiğini vurguluyor. Ağır seyreden vakalarda ilaç tedavisi ve psikoterapinin gerekli olabileceği ifade edilirken, mevsimsel depresyonun önlenmesinde açık havada zaman geçirmek, D vitamini düzeyini korumak ve ışık terapisi gibi yöntemlerin etkili olduğu belirtiliyor. Ayrıca sosyal ilişkilerin sürdürülmesi, gün içinde dışarıda geçirilen sürenin artırılması, düzenli egzersiz ve dengeli beslenmenin de koruyucu rol oynadığına dikkat çekiliyor.

Uzmanlar, son olarak mevsim geçişlerinin getirdiği zorlukların yanı sıra her mevsimin kendine özgü bir değer taşıdığını hatırlatarak, yaşamın akışı içinde küçük ama anlamlı anlara odaklanmanın ruh sağlığını güçlendirdiğini ifade ediyor.

Muhabir: Adem Küçükkaya