KÜLTÜR-SANAT

Tarihine Tanıklık Eden Hagios Georgios Manastırı: Rum Kültürünün Sessiz Bekçisi

Avşa Adası’nda 17. yüzyıldan kalma Hagios Georgios Manastırı, adanın Rum kültürüne ait önemli bir miras. Tarih boyunca sürgün yeri olan ada, nüfus mübadelesi sonrası değişime uğradı. Manastır, ziyaretçilere kapılarını kapalı tutuyor.

Abone Ol

Marmara Denizi’nin incisi Avşa Adası, sadece doğal güzellikleriyle değil, zengin tarihi ve kültürel mirasıyla da dikkat çekiyor. Adanın en önemli tarihi yapılarından biri olan Hagios Georgios Manastırı, 17. yüzyıl başlarında inşa edilerek, bölgenin Rum nüfusunun derin izlerini taşıyor.

Fener Rum Patrikhanesi Kütüphanesi’ndeki eski kayıtlarda “Afusia” ismiyle anılan bu manastır, Leonidas ve Siemon isimli iki papaz tarafından yaptırılmıştır. Avşa, tarih boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir ada olmasının yanında, özellikle Bizans döneminde Hristiyan din adamları için sürgün yeri olarak kullanılmıştır. Bu nedenle, ada ve manastır, dinî yapılar açısından önemli bir merkez haline gelmiştir.

Manastırın bulunduğu bölge, tarih meraklılarının ilgisini çeken Manastır mevki olarak adlandırılır. 1923 yılında gerçekleşen Türkiye-Yunanistan nüfus mübadelesine kadar, adadaki Rum topluluğu manastır etrafında yaşamını sürdürmüştür. Mübadele sonrası Rumların adayı terk etmesiyle birlikte manastır da kaderine terk edilmiş, yıllar içinde doğa koşullarının etkisiyle yapının büyük bölümü zarar görmüştür. Günümüzde manastıra giriş yasak olup, ziyaretçiler içini görememekte ve inceleme yapamamaktadır.

Avşa Adası’nın tarihi derinliklerine inildiğinde, manastırın adanın eski isimlerinden biri olan “Pnagia” ile bağlantılı olduğu görülür. “Pnagia” adı, Meryem Ana’ya adanmış bir manastırın varlığına işaret eder ki, bu da adanın dini geçmişinin ve kültürel çeşitliliğinin en güzel kanıtlarından biridir.

Bugün Hagios Georgios Manastırı, Avşa Adası’nın Rum geçmişinin sessiz bekçisi olarak durmaktadır. Adanın tarihini ve kültürel zenginliklerini keşfetmek isteyenler için bu manastır, geçmişle günümüz arasında bir köprü vazifesi görürken, aynı zamanda koruma altında olan nadir tarihi eserlerden biri olarak önemini koruyor.