Toprağın her katmanı bir mesaj taşıyor olabilir. Roma dönemine ait mezarlıklarda ortaya çıkan beş katmanlı defin yapısı, sadece bir gömme işlemi değil; inanç, sembolizm ve ritüellerle örülü bir ‘öte dünya senaryosu’ sunuyor.
Kazılarda sırasıyla karşılaşılan kırmızı toprak, pembe toprak, çömlek parçalarıyla karışık katmanlar ve kömürle karışmış kara toprak, ölüm sonrası yaşama dair şaşırtıcı ipuçları veriyor. Her katmanın kendi ritüeli, kendi hikayesi var. En sonunda ulaşılan mezar odası ise, adeta geçmişin birer film sahnesi gibi kurgulanmış.
Odalarda, tanrılara ve yeraltı dünyasının bekçilerine adanmış çömlekler, ziynetler, paralar ve efsaneleri anlatan kabartmalar yer alıyor. Bunlar, sadece öleni değil; onun inancını, kimliğini ve dönemin kültürel çeşitliliğini de gözler önüne seriyor. Antik Roma, Yunan ve Mısır etkilerinin bir araya geldiği bu mezarlar, zamanla yeraltında birbirine bağlı tünel ve sarnıçlara dönüşerek adeta bir ‘ölüler şehri’ yaratmış.
Uzmanlar bu mezarları, ölümden sonraki yolculuk için hazırlanmış birer ‘ritüel haritası’ olarak yorumluyor. Peki bu yapılar, ölüler için mi inşa edildi yoksa yaşayanların ölümsüzlük arayışı mıydı?





